Adını anmak bile riskli olabilse de, Woody Allen’ın başyapıtlarından Annie Hall’un bu sahnesini anımsayanlar çıkacaktır:

Bir çift farklı ekollerden iki terapist ile iki ayrı seanstadır. Her iki terapist de hem kadına hem erkeğe aynı soruyu sorar; ne sıklıkla sevişiyorsunuz? Biri “dur durak bilmeksizin, haftada üç kez” diye yanıt verir; diğeri “neredeyse hiç, haftada üç” der. 

Aynı sıklık biri için eza iken diğerine yetmez. 

İlişkilerdeki bu denksizlik, iç sıkıcı derecede yaygın ve eski bir sorun. “Cinsel isteksizlik” genelde kadına, azgın tekelik erkeğe biçilen bir rol olsa da, bu ne isabetli bir tespit, ne de eşcinsel ilişkiler bu dertten azade. 

O zaman burada biraz deşinelim. 

Basit bir ihtiyaç mı? 

1981 yılında ölen Fransız psikanalist Jacques Lacancı bir yerden bakılırsa, ki neden bakmayalım, cinsel arzu, cinsel istek ve cinsel ihtiyaç birbirlerinden farklı şeyler. 

İhtiyaç, hayvan olan yanımız. Bedensel, biyolojik bir eksikliği giderme arayışı. Uykunuz gelir ve uyumaya ihtiyaç duyarsınız. Kediler azgınlık dönemlerinde cinsel ihtiyaçlarının peşindedir. 

İstek, ihtiyacın anlamlandırıldığı, dile geldiği anda aldığı hal. Hoş geldiniz, artık sembolik alandasınız. Bir ihtiyacınız var ve karşılanması ötekine bağlı olduğundan salt doyum değil, sevilme, tanınma gibi duygusal taleplerle de iç içe geçiyor. 

Arzu ise istek ve ihtiyaçtan da farklı ve girift. İstek dile getirebildiğiniz bir şeyken, arzu dile getirilemeyen, kendinizin de anlamadığı, haliyle ulaşılamaz ve doyurulamaz olan. Lacan’a göre basitçe bir başkasının arzusunun nesnesi olma arzusu. Karşıdaki sizi sevse, tanısa da, ne istediğini hiçbir zaman tam olarak bilemeyeceğinizden, erişilmez bir büyülü dağ. 

Haliyle ikili ilişkide libodo denksizliği sorunu üçüyle de ilgili olabilir. Mesele, bunların çoğu zaman iç içe geçmesi. Ya da bizim birini ötekine yormaya meylimiz. Korkularımız. 

Çift terapisti Ann O’Brien’a göre, bu mesele çoğu zaman her iki tarafta da utanç baskın çıktığından konuşulmuyor ve ilişkiyi içten içe çürütüyor. Konuşulması, en azından ikrar demek. Ama konuşma salt veryansın ve saldırıya dönüşürse, işe yaramayacağı muhakkak. 

O zaman elimizde koca (ya da kuş kadar) libidomuz, nereye gideceğiz?