Ekonomik kriz, derin yoksulluk, eğitimde fırsat eşitsizliği gibi faktörler, iş gücüne katılan çocuk sayısının her yıl giderek artmasına neden oluyor. Bu çocukların önemli bir kısmı kayıt dışı çalışıyor.
Kayıtlı çocuk işçiliği ise, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı, eski adı Çıraklık Eğitim Merkezi olan, 2016 yılından itibaren ise Meslek Eğitim Merkezi (MESEM) olarak adlandırılan program. Fakat bu program çocuk işçiliğini deyim yerindeyse yasal hale getirerek çocukların örgün eğitime katılımını teşvik etmek yerine sömürü aracı olarak kullanılmalarına neden oluyor.
Burada bir kavram karmaşası yaşamamak için MESEM’e daha yakından bakmakta fayda var.
Öncelikle meslek liselerinden söz etmiyoruz. 2016’da örgün eğitim sistemine dahil edilen o zamanki adı Mesleki Eğitim Merkezi (MEM) olan ve daha sonra MESEM’e dönüşen sistemde, çocuklar haftada bir gün merkezlerde teorik eğitim alıyor, haftada dört gün işletmelerde çalışarak uygulamalı eğitim görüyorlar.
MESEM’e kayıt olmak için ortaokul mezunu olmak şart. Üç yılı başarıyla bitiren öğrenciler kalfa, dört yılın sonunda mezun olduklarında ise usta oluyorlar. Asgari ücretin %30’unu kazanıyorlar, iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kapsamına alınıyorlar.
Eğitim Reformu Girişimi’nin 2022 Eğitim İzleme Raporu’na göre, MESEM’lerde öğrenim gören öğrencilerin oranı, son yıllarda önemli bir artış gösterdi. 2020-21’de 159 bin 773 olan öğrenci sayısı 2021-22’de 400 bin 437’ye ulaştı. MESEM öğrencilerinin mesleki ve teknik ortaöğretim öğrencileri içindeki oranı da 2020-21 eğitim döneminde %10 iken, 2021-2022’de %23’e yükseldi.