Hayat, zaman zaman gücümüzün sınırlarını sorgulatan engeller, sınavlar da demek.

Telefon ekranına düşen ayrılık mesajı, ansızın gelen ölüm haberi, işsizlik, tökezlemek, düşmek, bazen ayağa kalkacak gücü bulamamak…

Aslında bu kadar büyük sorunlara da gerek yok. Bazen özenle demlediğiniz kahveyi beyaz halıya döküp yıkık hissedebilirsiniz. 

Bazen de “ne kadar dayanacaksın, görelim” dercesine üst üste gelirler.

Şükür belanın sayısı kadar baş etme yöntemi de var. İnanç sistemlerinden dini ve felsefi akımlara, astrolojiden modern terapilere… Herkesin dar zamanda tutunduğu dal başka. 

“Olumlu düşün, olumlu olsun”cuları, (positive thinking) içimizdeki Pollyannaları tanırsınız. Mahsuru olduğundan değil, ama ya böylelikle insana dair karanlık tarafları, duygularınızı, hislerinizi bastırıyorsanız? 

Maazallah, oradan çıkış biraz zor. 

Kabullenmek, ama radikal bir şekilde 

Hayat her zaman gülistan değil. Aslında tuhaf olan, dikenleri yok sayan “toksik pozitiflik” kültürü. Daha az popüler ama daha gerçekçi olan bir yöntemse, “bardağı bir bütün halde görebilmek.” 

Yani yalnızca doluya odaklanıp boşu inkâr yerine, bir yanının boş olduğunu bilerek, dolu tarafı kabul etmek… 

Bunun adı, “radical acceptance” yani “radikal kabullenme”. Budizm anlatılarında da modern psikolojide de kendine yer bulan bir yaklaşım. 

İlk olarak 1993’te Psikolog Marsha Linehan'ın diyalektik davranış terapisinin (DBT) bir parçası olarak kullanılmaya başlasa da, kökleri derinlerde bir yaklaşım.  

Budizm ve modern psikolojiyi harmanlayarak, radikal kabullenmeyi bugün kullandığımız anlamıyla çerçeveleyense, Psikolog ve Yazar Tara Brach.  

Brach, radikal kabullenmenin iç dünyayı daha iyi anlamak için bir araç olduğunu savunuyor. Ona göre, radikal kabullenme, doğunun acının kökenini anlayıp hafifletmeye ve yaşam kalitesini yükseltmeye çalışan tavrını, doğal olarak kapsıyor. 

Pratiğin özünde, zorlayıcı durumları ve duyguları fark etmek yatsa da, bu yetmiyor. Fark edilenlerin hakkını teslim için çaba da lazım.

Radikal kabullenme görmezden gelme, kaçış ya da keşkecilik yerine, durumu ikrarı, zor bir deneyime kucak açmayı, böylece onu hayata daha anlam katarak aşabilmeyi öneriyor. 

Bahanesiz, şikayetlenmeden ve kimseyi suçlamadan kabulleniş… 

“Bana kanıtlarla gel”

Böyle biraz dervişane, biraz çileci tınladı, biliyoruz. O zaman bulgu ve verilere bakalım. 

2019 tarihli bir meta analiz, kabullenme yolunu benimseyen kanser hastalarının daha az ruhsal ıstırap çektiğini gösteriyor. Ki meta analizler, bilimsel açıklayıcılık açısından en değerli bilimsel çalışmalar. 

2021 tarihli bir diğer meta analiz radikal kabullenmeye dayalı terapilerin, depresyon belirtilerinde olumlu etkisini ortaya koymuş. 

Kısacası bu yöntem, bir uzman yardımıyla ya da değil, doğru uygulandığında işe yarıyor.

Ne değil?

Yazar ve podcast sunucusu Mel Robbins’in popülerleştirdiği “let them theory” yani “bırak yapsınlar teorisi”, radikal kabullenmeyle karıştırılabiliyor. 

Robbins’in yaklaşımının özeti şu: Başkalarının davranışlarını kontrol edemezsin, o yüzden kendininkilere odaklan. 

“Farkı ne?” dediğinizi duyar gibiyiz. Robbins, bu tekniğin salt radikal kabullenme değil, birçok pratikten esinlenen, özerk bir yaklaşım olduğunu söylüyor. 

Robbins’in teorisi, olası tüm dış etkenleri kabul etmekle ilgili. Radikal kabullenme ise bu dış etkilerin geride bıraktığı hisleri... Bize iyi gelmeyen ya da zarar verici davranışları kabullenmek, söz konusu değil. 

Kontrolü bırak, geleni kabul et

Istırapla baş etmenin tek bir yolu yok. Hepsinin kaynağındaki psikolojik, dini veya felsefi kabuller farklı. Hangisinin seçileceği ise pek çok şahsi değişkene bağlı.

Ama günlük hayatımızda stres, üzüntü, hayal kırıklığı, öfke gibi duygular var olduğu sürece, radikal kabullenme pratiğini kullanmak için de sebepler olacak.  

Hayatın önünüze koyduğu bir sonraki engelde kendinize bu yazıyı hatırlatın, derdinize farklı bir pencereden bakmayı deneyin.

🦉
Fayn, güç sahiplerini denetlemek, bakış açılarımızı genişletmek, yankı odalarının duvarlarını yıkmak ve 21. yüzyılın enformasyon karmaşasına direnebilmek için var. Fayn'ı abonelikle destekle!
Bağlantı kopyalandı!

Yazan:

Selin Öztunçman

Selin Öztunçman

Londra’da Gazetecilik okudu. Yazılarında günümüzün kültürel, sosyal ve politik dinamiklerine farklı bir bakış açısı sunmaya çalışıyor.