Fayn’ın yazı işlerinden geçen hafta aldığım siparişti bu: “Prenses erkekler hakkında bir yazı yazar mısın, bu ara çok konuşuluyor.” İlkin bunun neden bir mevzu olduğunu anlamadım, gündeminden haberim yoktu, yalan değil. Dahası, işin içinde toplumsal cinsiyetle ilgili bir pislik olduğunu seziyordum. “Derdiniz ne piremseslerle?” dedim, derhal savunmaya geçtim.
İki gün sonra gördüğüm şu haber şüphelerimi haklı çıkardı. Türklük, erkeklik, kesinkeslik, dediğim dediklik, bol pazu, ağırağabeylik vesaire. Bu paketi tanıyorsunuz, en klişesi şu anda devlet tiyatrolarında bir yerde yürütme erkinin fantazilerini hayata geçirmekle meşgul.
Biraz konuyu anlayayım diye etrafa bakındım. Kaynağı TikTok evreni gibi. Tuhaf bir stereotip üzerinden kalabalık oldukları varsayılan (Ben demiyorum, araştırmalar diyor, bu kuru bir varsayım) bu erkek bireylerden yoğun bir şikayet furyası oluşmuş. Alıcısı da bol.
Demelerine göre, bu erkekler bir erkekte olmaması gerektiği varsayılan naz, niyaz, sitem gibi nitelikleri haiz, süslü, arabayı kız arkadaşına kullandırıyor, alıngan, sırtında gardrop taşıyamıyor, hatta belki pediküre gidiyor, gözlüklü, azıcık güneşte kıpkırmızı oluyor, kolay üşüyor, yani doğa şartlarına tam uyumlu değil, sonsuz bir libidoynan donanmamış, ekseri gizli eşcinsel, en iyi ihtimalle düşkün bir erkeklikten mustarip…

