Neden pireyi deve yapıyoruz?

Kaldırabileceğimizden fazla planınız, bitmeyen işlerimiz varken neden frene basamıyoruz? 

Neden “İstanbul’dan başka bir şehirde yaşayamam?” diyor, kendimizi modern kentin hırıltısından uzakta düşleyemiyoruz? Huzur, neden boğucu geliyor? 

Tüm bu soruların yanıtları kendi de bir zamanlar drama bağımlısı olan klinik psikolog Scott Lyons'da olabilir.

Lyons’a göre, kaosu bir varoluş biçimi haline getirmiş olanlar, kortizol değerlerini yüksek tutmak için dramalara muhtaçlar. 

Yani bu, kelimenin teknik anlamıyla bir bağımlılık.

Lyons’ın The Guardian'dan Elle Hunt ile söyleşisinden öne çıkanları derledik.

Kaostan beslenmek 

Kesin etrafınızda böyle biri vardır. Belki bizatihi osunuzdur. Gündelik, alelade olayları bile tragedya kahramanı gibi tecrübe ediyorsunuzdur. 

Ortada basit bir gerçek varken, olası en kötü ve dramatik açıklamaya itibar ediyorsunuzdur. Kar fırtınası nedeniyle iptal edilen bir randevuyu, şahsiyetinize saldırı ya da istenmemeye yoruyor, yani “kaostan besleniyorsunuzdur”.

Gerçekten trajik olaylara verilen derin tepkilere kimsenin lafı yok. Bir insanı drama bağımlısı yapan temel kriter, orantısızlık.