Her sabah ne olacağını öngöremeyeceğimiz yeni bir güne uyanıyor, belirsizliğe tahammül etmekte zorlanıyoruz. Hayatın belirsiz doğasına rağmen güçlü kalabilmek için neyin gerçekten elimizde olduğunu anlamak gerekiyor. Bir de bazen masallara, kontrolümüz dışındakilere ve Türkçe dil bilgisine inanmak…
Doğum günü, kutlamaya değer bir şey olsa da bazen de sahibinde uyandırdığı şey sadece hüzün ve melankolidir. Birthday blues yani doğum günü depresyonu, aslında çok yaygın bir durum. Sebebi kimi zaman toplum beklentileri kimi zaman da geçmişin gölgesi. Peki bu durumla nasıl başa çıkmalı?
Ertelemeler, zararlı atıştırmalıklar, sosyal medyada çürüyen saatler… Günlük hayatın minik “günahları” aslında beynimizin kısa vadeli haz peşinde koşmasının sonucu. Onları tanımak ve yönetmekse, pişmanlık yerine kontrol hissini geri kazanmanın ilk adımı.
Günümüzün dinamik modern topluluklarında hepimizin kalabalık bir arkadaş mezarlığı var. Çoğunun hatırası silik. Peki arkadaşlıklar bittiğinde geride ne bırakıyor?
Başkalarını memnun ederken kendinden uzaklaşanlar, hayır diyemeyenler, henüz ortaya bile çıkmamış huzursuzluğu sezenler… Bunlar bir karakter özelliği değil, hayatta kalma ve onay alma stratejisi olabilir mi? Kendinden gayrısını gözetmeye dayalı people pleasing sendromu nedir, yakından bakalım.
Bir yazıya başlayamamak, bir karara varamamak, uykusuz kalmak… Hepsi aynı kapıya çıkıyor: Aşırı düşünmek. Bu tanıdık hâlin içinde kaybolmadan nasıl yol bulunur? Overthink kavramını ve çıkış yollarını Prof. Dr. Aslıhan Dönmez’le konuştuk.
