Ertesi gün iş olmasına rağmen “bir bölüm daha, bir bölüm daha” diyerek geç saatlere kadar dizi izlemek, çalışmak için oturduğunuz masada kendinizi reels kaydırırken bulmak, güç bela başladığınız diyetin ortasında çikolatayı hüpletivermek…Bunlardan en az birini, belki de hepsini yaşadıysanız üstelik bu yazıyı okurken bünyenizi bir vicdan azabı, bir pişmanlık kapladıysa tebrikler, çünkü insansınız.
Çünkü hepimizin doğasında benzer dürtüsel davranışlar yatıyor. Zaman zaman uzun vadeli sonuçları görmezden gelerek kısa vadeli anlık hazlar için sonrayı feda ediyoruz.
Aşırı yemek yeme, sosyal medya bağımlılığı, riskli cinsel davranış ya da kumar gibi tehlikeli tutumlar da, gündelik hayatın içinden daha “masum” kaçamaklar da dürtüselliğin bir sonucu.
Dürtüsel davranışlarınızı anlamlandırmak ise onları yönetmenin ve dolayısıyla hayatınızdaki olumsuz etkisini azaltmanın ilk adımı.
Biz de klinik psikolog Peggilee Wupperman’ın Pyche’de yayınlanan bir yazısından yola çıkarak sizin için bazı bilgileri derledik.
Dürtüsel davranışların kökeni
Dürtüselliğin altında genellikle anlık zevk ya da heyecan aransa da aslında bu davranışlara rahatsız edici duyguları kapatmak için yapılan girişimler diyebiliriz.