Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir buçuk başkanlık dönemi sonrası, tamı tamına altı yıl aradan sonra yeniden Beyaz Saray’daydı. Epeydir beklenen ve olsun diye uğraşılan ziyaret, BM Genel Kurulu için gitmişken nihayet gerçekleşti. 

ABD basını Erdoğan’a soru sormadı, Başkan Trump’a da kendi iç siyasi meseleleriyle ilgili sorular sordular. Ama yine de, Türkiye’den bir siyasiyi Hollywood filmlerinden aşina olduğumuz bir sette görmek vardı. 

Türkiye’nin batı karşısındaki tarihsel yeniklik hissiyle ilgili geniş bir külliyat var. Batı, ama ille de ABD’nin gözüne girme çabasından azade olduğunu öne sürenlere şöyle bir bıyık altından gülünür. 

Siyasilerin gücü seven insanlar olduklarını varsayacaksak, ki insan başka türlü bu işe neden girer, gücün merkezine seyahati önemsemeyeceklerini varsaymak delilik olur. 

Ne kadar dünyanın beşten büyük olduğuna inanmak istesek de, ABD halen yeryüzünün en güçlü devleti, devi, canavarı ya da kimine göre koruyucusu. 

AK Parti iktidarının Türkiye’nin düşük profilli, ortayolcu, mütevazı dış politika geleneğini terk ederek önce bölgesel sonra da küresel liderlik hedefini benimsediği de hükümetin sık başvurduğu propaganda söylemlerinden biri. 

Bu yazıda bu varsayımları sorgulamayacağız. Türkiye’nin bölge ve dünyayı ilgilendiren kararların alınmasında sahiden ne derece etkili olduğu ya da bu etkinin biz sıradan insanların iyiliğine hizmet edip etmediği de ayrı bir tartışma. 

Ama başka bir şeye bakabiliriz: Hazır elimizde KONDA’nın 2025 tarihli dış politika algısı araştırmasının verileri ve KONDA Kontent’e* erişim varken, Türkiye’de yaşayanların batı tarafından tanınma meselesini ne derece birincil bir ihtiyaç gibi gördüğüne bakalım dedik. 

🦉
Bugün ilkini okuduğunuz bu analiz denemesi serisi, bir KONDA & Fayn işbirliği. KONDA'nın bireysel kullanıcıların da abonelikle faydalanabildiği Kontent servisini kullanarak, aklımızdaki ve sizlerden ulaşan popüler soru ve sorunları, güncel ve tarihsel verilerle sınamaya çalıştığımız bir köşe olacak. Ben kendi sorularıma kendim de yanıtlar bulmak istiyorum diyenler, Konda Kontent’e kayıt olabilir, ücretsiz olarak birçok içeriğe erişebilir. 

Tanınma, kuru bir özlem mi temel bir ihtiyaç mı? 

Psikanaliz der ki, kişi kendini ötekinin bakışında kurar. Kendimizle ilgili bilgimizin temeli de ötekinden yansıyan. Değiştirmesi epey de zor bir temel. 

Ama her öteki bir değil. Sevdiğimiz, önemsediğimiz, bize hayatımızın erken yıllarının başrol oyuncularını anımsatan, idealize ettiğimiz ötekilerin ne düşündüğü, berikilerden katbekat kıymetli. 

Eğer kolektif kimlik diye bir şey varsa, ki öyle gözüküyor, bir benzeri toplumlar için de geçerli olmalı.