Türkiye, yargıya güven sıralamasında birçok ülkenin gerisinde kalıyor. Yargıya güvenenlerin oranı yalnızca yüzde 33.

Öyle görünüyor ki toplumsal hiçbir taraf yargılama süreçlerinde yaşananlara güven duymuyor. Davaların siyasileştiği, zayıf olanların adalet bulamadığı gibi önkabuller toplumda yaygın. 

Bu son yıllarda artarak devam etse de yeni bir durum da değil. Adalet arayışı sırasında hayal kırıklığı yaşayan çocukların ve gençlerin bir kısmı da kendi mücadelelerini vermek için “hukukçu” olmayı tercih ediyor.  

Adalet peşindeki gençler ve çocuklar,  ülke yakın tarihinde “Babalarını savunan kız evlatlar” başlığıyla Ergenekon, Balyoz dava süreçlerinde gündeme taşındı. Bu davalarda babaları sanık olarak suçlanan evlatlar, ya kariyer tercihini ceza hukuku alanına yönlendirdi ya da çocuk yaşta gelecekte avukat olmaya karar verdi. 

Kürt siyasi hareketindeki aileleri mağdur olan gençler de hukuk eğitimine yöneldi ve öncelikle kendi yakınları için mahkeme salonlarında adalet aramaya başladı.

İşte o gençler ve çocuklar…

“Avukatı olarak babamdan çok çektim”

İrem Çiçek: Babası Dursun Çiçek, Albay rütbesindeyken Haziran 2009’da Ergenekon Soruşturması kapsamında ilk kez tutuklandığı sırada Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden yeni mezundu.