Sevgili Ahlak Bekçisi,
Size bu mektubu, yıllardır zihnimi kemiren, son zamanlarda ise dayanılmaz bir hal alan bir ahlaki ikilem nedeniyle yazıyorum.
Mevcut politik, sosyal ve ekonomik durumun yarattığı derin endişelerle dolu bir ailenin reisi olarak yazıyorum. Üst düzey bir yöneticiyim, iyi bir eğitim aldım ve kariyerim boyunca önemli başarılara imza attım. Ancak gelinen noktada, sahip olduğum bu değerlerin ve birikimin artık ülkemde karşılığını bulamadığını üzülerek görüyorum. Adaletin durumu ortada, demokrasinin varlığı tartışmalı, fırsat eşitliği ise adeta bir hayal. Yaşanabilir bir ülke olmaktan giderek uzaklaşıyoruz.
Bu mektubu yazmama neden olan son olay ise sahte diploma skandalı oldu. Bu skandal, bardağı taşıran son damla oldu. Önümüzdeki sene liseye başlayacak olan kızım ve üniversite çağına yaklaşan oğlum yıllarca emek verip eğitim alacaklar. Ancak başka birinin sahte bir diplomayla onların önüne geçebileceği gerçeği, beni derin bir hayal kırıklığına uğratıyor ve çileden çıkarıyor. Bu ahlaki çöküntü ne yazık ki toplumun her alanında karşımıza çıkıyor. Nereye baksak, hangi soruna el atsak elimizde kalıyor.
Eşimle defalarca oturduk, konuştuk. Çocuklarımızın geleceği için yurtdışına gitme hayali kurduk. Kariyerim ve deneyimlerim sayesinde yurtdışındaki şirketlerden üç farklı teklif aldım. İstesem önümüzdeki ay ailemi alıp bu ortamdan uzaklaşabilirim. Onlara daha adil, daha güvenli ve daha umut vadeden bir gelecek sunabilirim.
Ancak zihnimi kemiren asıl problem de tam bu noktada başlıyor: Gitmek, bu ahlaki çöküntüden kaçmak, gerçekten de doğru bir çözüm mü?