“Bizi hiç ilgilendirmez”…
Son zamanlarda bu sözü daha sık duyar oldum. Aynı cümleyi farklı dünya görüşlerine sahip olduğunu düşündüğüm insanlardan duyar oldum.
Misal; Türkiye’de LGBTİ mücadelesini anlattığım son kitabımın imza gününde söyleşi sonrası gülerek yanıma gelen 50’li yaşlarda bir kadın, “İrfan Bey, biz sizin haberci yönünüzü sevdik ve sizi öyle tanıdık. Aslında diğer tarafınız bizi hiç ilgilendirmez. O sizin özel hayatınız. Siz de artık o konularla ilgili daha fazla yazıp konuşmayın. Naçizane bir abla tavsiyesi…” dedi.
Yanak yanağa fotoğraf çektirmek istedi ve hatta bir de makas aldı yanağımdan aynı kadın. Kim bilir belki televizyondan tanıdığı tüm ünlülere aynı şeyi yapıyordur. Neredeyse aynı yaşta olduğumu düşündüğüm kadın, uzaklaşırken de bir gözünü kırparak “Bak bu başımızdakilerden kurtulmamıza az kaldı. Yeter ki ekmeklerine yağ sürmeyin ablam” dedi.
Sahi, hemen her gün daha da ağırlaşan baskılar, hedef göstermeler, ötekileştirmeler, tehditler ve işlenen nefret suçları karşısında LGBTİ hak savunuculuğuna girişmek ve kendini “Ben de bir LGBTİ bireyim. Sandığınızdan daha çokuz. Hep vardık, varız, var olacağız” diye ortaya atmak iktidarın ekmeğine yağ sürmek miydi?
Sesimizi çıkarmadan akıbetimizi mi beklemeliydik?
Bugüne kadar bu konuyla ilgili sustuysak yine heteroseksüel muhafazakar çoğunluğu ürkütmemeli ve görünmez mi olmalıydık?
Arkamızdan fısıldaşarak, “biraz kibar, naif, hassas bir erkek” deyip duyulmaz sandığı kikirdemesine maruz kaldığımız heteroları incitmemeli miydik?
Ailelerimizin evlen artık baskısına direnmeyip ilk bulduğumuz gelin namzetinin hayatını kabusa mı çevirmeliydik?
Daha korkuncu, en yetkili ağızlarca sapkın ilan edilmemizden cesaret alıp, karanlık bir çıkmaz sokakta bizi öldürse en fazla birkaç yıl yatıp “aslanlar gibi” çıkacağını düşünen potansiyel katilimize direnmemeli miydik?
Öyle ya o saatte o sokakta ne işimiz varmış!