Sadece şempanzeler hakkında keşifleriyle değil, bilime yaklaşım tarzıyla da devrim yaratan Jane Goodall, kendi deyimiyle bu dünyadaki görevini tamamladı. Yeni büyük macerasına doğru yola çıktı. Büyük bölümü doğada geçmiş, başta şempanzeler olmak üzere canlıları anlamaya, doğayı korumaya adanmış, hiç bitmeyecek gibi yaşanmış bir hayatı geride bıraktı.
Dünyanın geleceği için kaygılanan, endişelerini, tecrübelerini ve yapılması gerekenleri anlatmak için ülke ülke dolaşan, konferanslar veren Jane Goodall, umut etmekten vazgeçmemekten ve harekete geçmekten bahsetti hep. Şimdi sıra misyonunu devam ettirmek için Jane Goodall Enstitüsü ve Roots & Shoots Programı ile el verdiği gençlerde. O gençlerden bazıları da Türkiye’de.
Oyuncak şempanzeyle başlayan hikaye
3 Nisan 1934’te İngiltere’de bir kız bebek gözlerini açtı. Tam adı Valerie Jane Morris-Goodall idi. O dönemin tanınmış yarış arabası sürücülerinden Mortimer Morris-Goodall ile Vanne Morris takma adını kullanan yazar Margaret Myfanwe Joseph’in ilk çocuklarıydı.
Jane bir buçuk yaşındayken babası ona Londra Hayvanat Bahçesi’nde doğan bir bebek şempanze anısına üretilen oyuncak bir şempanze hediye etti. “Jubilee” adını verdikleri, bazılarının sevimsiz bulduğu oyuncak, küçük Jane’in en sevdiği oyuncağı oldu. Hatta hayatının sonuna kadar evinin en güzel yerinde sakladı oyuncak şempanzesini.
Jane beş yaşındayken, İkinci Dünya Savaşı başladı. Babası savaşa gidince, annesi ve küçük kız kardeşi Judy ile büyükannesi ve teyzelerinin yanına, sahil kasabası Bournemouth’a taşınmak zorunda kaldılar. Babası ve annesi savaştan sonra boşanınca orası kalıcı ev oldu Jane için. Paranın az, kadınların ve evcil hayvanların çok olduğu kalabalık bir aile ortamında büyüdü. Yastığının altına sakladığı solucanlarla uyuyacak, bir tavuğun yumurtlamasını görmek için kümeste saatlerce bekleyip, ailesinin kaybolduğunu sanıp endişelenmesine neden olacak kadar doğaya ve hayvanlara meraklıydı.

