Doğa ile bağ kurmamak ya da kuramamak…
Ülkece yaşadığımız sorunların temel nedenlerinden biri bu olabilir mi?
Bir süredir doğayla bağ kurmak üzerine düşünüyorum. Mesela doğayla bağ kuramayan insanlar tarafından yönetiliyor olabilir miyiz?
Toplum olarak da doğadan giderek uzaklaştığımız aşikâr. Özümüzde doğa bilinci konusunda gururla örnek alacağımız yaşanmışlıklar varken biz nasıl doğadan ayrı düştük?
Peki nedir bu doğayla bağ kurmak meselesi?
Doğanın sadece bir parçası olduğunu kabul etmek. Yani bir insan olarak tıpkı ağaçlar, hayvanlar, arılar, böcekler gibi doğanın bir unsuru, onun küçük bir parçası olduğunu hissetmek. Kendini doğadan ve onun unsurlarından üstün saymamak. Doğayı sevmek, saygı duymak. Onu korumak, zarar vermekten kaçınmak için çaba göstermek…
Zihnimde dönüp duran tüm bu tanımlar bir yana belki de ülkece doğadan en uzak düştüğümüz dönemleri yaşıyoruz. Çünkü iktidar temsilcileri ilerlemek ve gelişmek söylemiyle doğrudan doğayı feda etme yolunu seçiyor bir süredir.
Doğanın bir parçası olduğunu düşünmek yerine doğaya hükmetmek, ondan daha güçlü olduğuna, sözde medeni canlılar olarak onu ehlileştirme, istediğin gibi kullanma hakkına sahip olduğunu düşünmek, doğayla işbirliğine gitmek değil onunla savaşa tutuşmak…
Dere ıslahı için ağaç kesmek örneğin. Yol ve köprü yapılacaksa bölgenin ormanlık arazilerini tıraşlamak, millet bahçesi yapmak için dahi ağaç kesmeyi göze almak…
Türkiye’de son yıllarda parti ve belediye fark etmeksizin ağaç kesmek için hep bir neden bulunuyor maalesef. Ve bunun da kök nedeninde doğayla bağ kuramamak, o bağı kesip atmayı tercih eden insanlar tarafından yönetilmek yatıyor.
En üzücü olanı madencilik
En üzücü olanı da son yıllarda ülke doğasının başına iyice bela olan vahşi madencilik faaliyetleri. Dünyada maden aramanın en ucuza yapıldığı ülkelerden biri Türkiye. Çünkü doğayla bağ kurmadıklarını ya da kuramadıklarını düşündüğüm iktidar temsilcileri vahşi madenciliğin her türlüsünün yolunu açtı bu ülkede. Bölgenin koruma altında olması, asırlık ağaçların olması, en önemli su kaynaklarına yakın olması, toprağından tarım adına verimlilik fışkırması bile hiç önemli değil.