Dövme, kelime anlamıyla mürekkebin ince iğneler aracılığıyla derinin alt katlarına işlenmesiyle ortaya çıkan kalıcı bir tasarım, bir ifade biçimi veya bir sanat formu olarak tanımlanabilir.
İşlevi ve tarih boyunca temsil ettikleri ise bambaşka bir hikaye.
Dövme tarih boyunca kültürel aidiyet, yaşanmışlıkları belgeleme veya inancı temsil etme gibi amaçlarla yapıldı. Bazen de toplumdan dışlananları damgalama amacıyla kullanıldı.
Fakat hangi amaçla yapılırsa yapılsın, ardında izler bıraktı.
Mesela bireyleri insan olmaktan çıkararak kollarına dövme ile kazınan bir rakama dönüştüren, oradan da ölüme götüren Yahudi soykırımı... Bu soykırımın sorumlusu Nazi Almanyasının simgesi swastika dövmesi Almanya’da yasak.
Danimarka’da 1966 yılında yapılan bir yasa, yüze, boyna veya ellere dövme yapmayı bireylerin sosyal durumunu etkileyebileceği ve sağlık gerekçesiyle yasakladı. Oysa aynı tarihte Danimarka Kralı olan 9. Fredrik dövmeleriyle de bilinen bir kraldı ve dövmelerini dünyanın en eski ikinci dövme salonu olan Kopenhag’taki bir dövmecide yaptırmıştı.
Bugün Danimarka’da bu yasağın kalkması gerektiğini savunanlar hiç de az değil ve yasağa rağmen yüzlerine, ellerine, boyunlarına dövme yaptıranlar var.
Abdest almaya engel olduğu gerekçesiyle bazı ülkelerde dövmeye sıcak bakılmıyor. Örneğin, 2015’te Diyanet İşleri Başkanlığı bir fetva yayınlayarak dövmesi olanların onları sildirmesi, bunun mümkün olmadığı durumlarda Allah’tan af dilenmesi çağrısı yaptı. Din İşleri Yüksek Kurulu, aynı fetvada kadınların kaşlarını aldırmasının da doğru olmadığını öne sürmüştü.
Fakat bu tip uyarılara ya da ömür boyu taşıyacak olmanın ileride yaratabileceği potansiyel pişmanlığa aldırmayıp dövme yaptıranların sayısı artıyor. Dahası artık mürekkep ile bedene işlenen tasarımlar bir sanat formu olarak kabul ediliyor.