Birçoğunuz gibiyim, Mattia Ahmet Minguzzi’nin elini yanağına koyduğu, tatlı tatlı gülümsediği o siyah beyaz fotoğrafına, onun gözlerinin ta içine bakamıyorum. Annesi Yasemin Hanım’ın çığlıkları tıpkı sizin gibi benim de yüreğimin ortasında patlıyor.

Onu katledenlerin fotoğraflarına, görüntülerine de bakamıyorum. Nasıl bir cehennemde büyüdüklerini düşünmeye de katlanamıyorum çünkü. Delirecek gibi oluyorum, birçoğunuz gibiyim yani.

Ama bir tek Ahmet’e, B.B., B.U., A.D., K.Ö. olarak kodlanan sanıklara değil, ben bir süredir, yolda gördüğüm kız çocuğu ya da erkek hiçbir çocuğa, ergene de bakamıyorum. Gözlerimi kaçırıyorum.

Hani çocukların, bebeklerin, bebek kokusunun insanda uyandırdığı umudun, saflığın, samimiyetin, içtenliğin verdiği neşeli huzur vardır ya, ben artık onu da hissetmiyorum.