CHP, 19 Mart’tan beri hemen her güne yeni bir krizle, yeni bir gündemle başlıyor.

Son birkaç haftadır da kurultay davası, CHP’ye kayyum atanması ihtimali, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu göreve talip olması ortalığı karıştırdı. İzmir Belediyesi’nde önceki yönetime operasyon, Özgür Özel’in dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyasının Mecliste komisyona gönderilmesi son gelişmeler…

Tüm bu süreci, iktidarın CHP’ye ne yapmak istediğini, CHP’nin süreci nasıl okuduğunu ve oyun planını; partiyi çok iyi bilen, gençlik kolları eski başkanı, CHP üzerine pek çok önemli kitabın yazarı, siyaset bilimci ve İstanbul milletvekili Doç. Dr. Yunus Emre ile konuştuk. 

Emre aynı zamanda Kemal Kılıçdaroğlu’nu yakından tanıyan ve onun döneminde vekil seçilmiş biri, Kılıçdaroğlu’nun tutumunu da kendisine sorduk. 

19 Mart’ın üzerinden 100 gün geçti. Toplamda 11 belediye başkanı, onlarca insan tutuklu. Son olarak da İzmir’de önceki yönetim ekibine yönelik bir operasyon yapıldı. Operasyonlar, Özgür Özel’e yumruk, günlerdir gündemi meşgul eden kurultay davası ve hararetlenen parti içi tartışmalar… 2 Temmuz’da da Özgür Özel’in dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik dosya Mecliste komisyona gönderildi. Bu tabloyu nasıl okuyorsunuz?

Kurultay davası başlı başına kendisi bir vaka değil. Türkiye'de son birkaç yılda yoğunlaşan gelişmelerin bir parçası. İktidar demokratik yollarla, seçimle yönetime gelmiş olmasına rağmen seçimlerle gitmek istemiyor ve bunu yapmak için de Türkiye'de bir rejim değişikliği planını uygulamaya koymuş görünüyor.

Merkez medyanın son 10 yılda neredeyse tamamının ortadan kaldırılmış olması, yargının iktidar denetimine tam anlamıyla alınmış olması, ülkenin güvenlik konularının partizan bir biçimde ele alınıyor olması gibi birçok gelişme bize şunu gösteriyor ki, Türkiye'de bütün problemlerine rağmen yönetimin sandıktan çıktığı rejim, iktidar tarafından iptal edilmek isteniyor. 

Bunun yerine seçimlerin göstermelik olduğu, kazananın baştan belli olduğu, rekabetin gerçek olmadığı bir düzen isteniyor.

Cumhuriyet Halk Partisi de burada oyun bozan konumda, bu gelişmelerin karşısında bir direniş gösteriyor. “Hayır olmaz. Türkiye’de iktidar seçimle değişecek ve biz iktidara geleceğiz” diyor ve hazırlanıyor, programlar oluşturuyor, aday tespit ediyor, siyaset yapıyor. 

İktidarın planlamasının özünde CHP’ye bir şekilde siyaset yaptırmama amacı var.

Bugün hedef, CHP’ye siyaset yaptırmamak ama yöntem, geçmişte 12 Eylülcülerin yaptığı gibi partinin kapısına kilit vurup resmî bir kapatma kararı almak şeklinde değil; cumhurbaşkanı adayını, belediye başkanlarını cezaevine kapatma, haksız soruşturmalarla partiyi meşgul etme vb yöntemlerle bunu yapmaya çalışıyorlar.

Kurultay davası da bu büyük fotoğrafın içerisinde, adı öyle olmasa da bir kapatma davasıdır. Kapatma davaları Anayasa Mahkemesi tarafından görülür ama burada tek hakimli bir Asliye Mahkemesi eliyle CHP’ye yönelik bir kapatma davası var.