Bu hafta biz 1 Mayıs ve yasakları, İstanbul Büyükşehir Belediyesine ikinci dalga operasyon, tutuklu öğrenciler, 23 Nisan’daki İstanbul depreminin zihin dünyamızda bıraktığı artçı sarsıntılarla uğraşırken dünya da dönmeye devam etti. Bu hafta dünyanın daha hızlı dönen bölgelerinde neler olduğunu derledik. 

Önce yakın komşumuz Suriye’den başlayalım. Bu hafta hem Suriye’nin kuzeyi hem de güneyi hareketliydi. Ülkenin geleceğini şekillendirecek gelişmelere sahne oldular. 

Suriye’de Kürt Ulusal Konferansı

Kuzeyde Kamışlı’da 26 Nisan’da Kürt Ulusal Konferansı toplandı. Bu konferans iki nedenle çok önemli. Birincisi, ilk defa Suriye’deki tüm Kürt gruplar bir araya geldiler. İkincisi de Suriye’nin geleceğinde kendilerine biçtikleri rolü tanımladılar. Gelecekle ilgili müzakerelerde nasıl bir tavır takınacaklarını belirlediler. 

Suriye ayaklanması 2011 yılının Mart ayında başlamıştı. Aynı yıl Haziran ayında Antalya’da toplanan Suriyeli muhalifler, Esad rejiminden sonra nasıl bir ülke istediklerini tartıştı. Ancak Kürtlerin hassas olduğu iki konuda anlaşamadı: Laiklik ve etnik azınlıklarının gelecekteki durumu. 

Bu iki konu sonraya ertelenince, Esad rejiminin bir kısmına kimlik bile vermediği Kürtler, Suriye’deki diğer muhaliflerle birlikte hareket etmeyip kendi yollarını çizmeye başladı. Bu süreçte PKK ile ilintili, bu nedenle de Esad rejimiyle de her zaman ters düşmeyen Demokratik Birlik Partisi (PYD) öne çıktı. Rejimin çekildiği yerlerde özerk yönetimler inşa etmeye başladı. Suriye’deki diğer Kürt grupların oluşturduğu Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi (ENKS) bu süreçten dışlandı. ENKS, Irak’taki Kürt Bölgesel Yönetimi lideri Mesut Barzani’nin desteğiyle bir araya gelmişti. O dönemde de Barzani ve PKK görüş ayrılıkları yaşıyor hatta zaman zaman küçük çaplı çatışmalara giriyordu. 

İlerleyen zamanlarda PYD’nin silahlı kanadı YPG, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adı altında, Irak ve Suriye’de ortaya çıkan IŞİD’e karşı ABD’nin askerî müttefiki oldu. Bugün gelinen noktada, ülkenin kuzeydoğusunda 46 bin kilometrekalelik alanı, yani ülkenin neredeyse dörtte birini kontrol ediyor. Bu alanın sadece genişliği değil, konumu da önemli. Burada Irak’a ve Türkiye’ye açılan sınır kapılarıyla birlikte petrol ve doğalgaz kuyuları bulunuyor. Yani ciddi gelir kaynakları var.

Bu yıl Mart ayında da SDG ile Şam yönetimi bir anlaşma imzaladı. Buna göre SDG, Suriye Ordusu’nun bir parçası olacak. Kürtlerin vatandaşlık hakları anayasal güvence altına alınacak. Fakat bunun nasıl sağlanacağı müzakerelerle belirlenecek. 

Tarihi dönemeç mi?

İşte 26 Nisan’da toplanan Kürt Ulusal Konferansı bu müzakerelerde takip edilecek ana ilkeleri belirledi, üstelik bunu uzunca bir süredir dışladığı ENKS ile birlikte yaptı. 

Buna göre, Kürtlerin haklarına anayasal güvence sağlanmalı, Kürtlerin ağırlıklı olarak yaşadığı yerler tek bir siyasi yapı olmalı, ülke ademi merkeziyetçi bir yapıyla yönetilmeli, Kürtçe resmî dillerden biri olmalı, Kürtlerin tüm devlet kurumlarında temsil edilmesi sağlanmalı, kaynaklar adil bir biçimde paylaşılmalı.