Bu hafta yalnızca Türkiye değil dünya da hızla ve savrula savrula döndü.
Dünyadaki hızlı dönüşün nedeni, eski emlakçı Doland Trump oldu. Emlakçılıkta kazandığı yetenekleri diplomasiye tahvil eden Trump ilk yurtdışı gezisini dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alan üç Körfez ülkesine, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne yaptı.
Körfez ülkeleri Trump’ı kendi usullerince en iyi şekilde ağırlamak için müthiş bir yarışa girdi. Develi, kılıçlı karşılama törenleri, bol ışıklı saraylarda gösterişler yapıldı, hani neredeyse bütün çeyizler ortaya döküldü.
İhtişam, engereğin gözünü bile kamaştıracak düzeydeydi.
Nasıl kamaştırmasın ki, milyarlarca dolarlık anlaşmalara dair karşılıklı sözler verildi.
Mesela Beyaz Saray’ın açıklamasına göre, Suudi Arabistan, ABD’ye 600 milyar dolarlık yatırım yapma sözü verdi. Üstüne, tarihteki en büyük silah satış anlaşmasına varıldı. Bu, 142 milyar dolarlık bir anlaşma. Buna göre, Suudi Arabistan, Amerikan savunma şirketlerinden son teknoloji savaş ekipmanı ve hizmetleri alacak.
Trump’ın Körfez Turu’nun ikinci ayağı olan Katar da altta kalmadı. Beyaz Saray açıklamasına göre, ABD ile Katar arasında da toplam hacmi en az 1.2 trilyon dolar olan bir dizi anlaşma yapıldı. Bu anlaşmalar arasında, Boeing şirketinin Katar Havayolları’ndan aldığı 96 milyar dolarlık sipariş de var.
Bu yazının yazıldığı sırada Trump’ın üçüncü ziyaretini yaptığı Birleşik Arap Emirlikleri ile ne büyülükte bir ekonomik anlaşma yapıldığına dair Beyaz Saray açıklaması henüz gelmemişti. Ama Suudi Arabistan ve Katar’dan aşağı kalmayacağı kesin.
Bu ekonomik anlaşmaların dile kolay büyüklüğü için bir fikir vermesi açısından Türkiye’nin 2024 yılındaki toplam ihracatının 261 milyar 855 milyon dolar olduğunu hatırlatalım.
Alan memnun veren memnun
Göz bebeğinde dolar işareti olan bir emlakçı tutumuyla Trump’ın yaptığı bu anlaşmaların bir kısmı elbette karşılıklı boş sözler kıvamında kalabilir. Bugünden yarına sonuç da vermeyebilir ama Trump’ın kendi halkına, “Amerika’yı yeniden büyük yapıyorum, iş olanaklarını genişletiyorum” deme şansı verdiği kesin.
Zaten Trump’ın yürüttüğü emlakçı tipi diplomaside, asıl önemli olan kısa dönem çıkarlar. Bu uğurda alınan kararların orta ve uzun vadede ne getireceği çok da önemli değil. Emlakçı tipi diplomasinin başka bir özelliği de alan memnun, satan memnun olduğu sürece, muhatabın kim olduğunun o kadar da önemli olmaması.
Trump’ın sattığı tarihi değeri olan bahçeli evi alan, onu yıkıp yerine sevimsiz ve kişiliksiz bir apartman dikecekse de ne gam.