Olmaz denilen oldu ve PKK 12 Mayıs 2025’te silahlı mücadeleyi bıraktığını açıklayarak fesih kararını ilan etti. 

11 Temmuz 2025’te sembolik törenle 15’i kadın, 15’i erkek, 30 PKK üyesi silahlarını yakarak silah bırakma sürecini fiilen başlattı.

Meclis çatısı altında yer alan siyasi partilerden İYİ Parti hariç hepsi temsilci verdi. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu zahmetle kuruldu.

Komisyon vakit kaybetmedi, çalışmaya başladı. Yaz boyunca toplumun çeşitli kesimlerini, STK ve meslek örgütlerini, akademisyenleri dinledi. Bir iki istisna dışında yaz dönemini genel olarak uyumla geçirdi. 

Amma velakin bu dinleme hali “burada bir oyalama mı var, nerede beklenen düzenlemeler” diye sorgulanmaya başlandı. 

Şu sıralar süreçte yine bir duraksama var. 

Bir benzeri PKK’nın İmralı Adası’ndaki hükümlü lideri Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta PKK’ya “silahı bırakın” çağrısı yapmasından sonra yaşanmıştı. PKK bu çağrıya uyar mı uymaz mı diye tartışılmış, beklenen haberin gelmesi mayısı bulmuştu.

Şu sıralarda da bir benzeri hüküm sürmekte. Bu sefer iki neden öne çıkıyor.  

Duraksamada iki temel neden

Sürecin duraksama nedenlerinden biri içerde beklentilerin karşılanmaması, diğeri de Suriye sahası. 

Meclis Komisyonu, Öcalan ile de görüşecek mi? Görüşmekten çekiniyorsa, temkinli davranıyorsa bu ne demek?

PKK’nın silahları tamamen bırakması, siyasete katılması ne oranda mümkün olacak? Atılması beklenen demokratikleşme adımları hayal mi?