Sevgili Ahlak Bekçisi,

Ben üniversite eğitimimi yurt dışında aldım. İngiltere’de iyi bir üniversitenin makine mühendisliği bölümünden geçtiğimiz yaz mezun oldum. Okul biter bitmez de Türkiye’ye döndüm.

Ama hayat hiç de umduğum gibi gitmiyor. İngiltere’de iyi bir üniversitede okudum, nasıl olsa iş bulurum dedim ama bulamıyorum. Belki elli ayrı şirkete iş başvurusu yaptım, bir çoğu görüşmeye bile çağırmadı.

Bu arada iş bulma ihtimalim yükselsin diye öz geçmişimi eşe dosta da verdim. Onlar da tanıdıklarına göndersin, belki bir yerlerden iş imkânı çıkar diye düşündüm. Aslında sonuç da aldım ama ona da benim gönlüm razı değil.

Bir tanıdığımızın başka bir tanıdığı savunma sanayiinde çalışıyormuş. Özgeçmişimi ona göndermiş, o da beni iş görüşmesine çağırdı. Ben bu işe başvurmadım, zaten bu şirketin iş ilanını görsem de başvurmazdım.

Savunma sanayinde çalışmak ilkelerime ters. Şimdi bir çok kişi “al işte, iş beğenmiyor” diyecek. Hatta bunun bizzat babam de söyledi bana. Ama ne yapayım ki elimde değil. ben silahlara, savaşlara karşı barışçıl biriyim. Şimdi para kazanmak uğruna nasıl olur da insanları öldüren silahları üretmeyi kabul edebilirim? Bunu ne aileme ne de arkadaşlarıma anlatabiliyorum.

Bir yandan da işe ve paraya ihtiyacım var ve bana teklif yapan tek şirket burası. Bir işe giremezsem Türkiye’de bir, bilemediniz bir buçuk sene yaşayabilirim. Sonra yurt dışına gitmem gerekir. Üstelik orada da iş bulacağımın bir garantisi yok.

İhtiyaçlarım ve ilkelerim arasında sıkışıp kaldım. Bir yandan da yakın çevrem ciddi bir baskı kuruyor üzerimde. Herkes “ne var canım, sen girmesen başka biri girecek o işe, bunda düşünecek ne var?” diyorlar.

Ayağıma kadar gelmiş bu işi kabul etmezsem nasıl iş bulacağım? Çevremin baskısına yenik düşüp de işi kabul edersem bunu kendime nasıl açıklayacağım? Bu işi kabul etmek ilkelerinle ters düşmek, yani ahlaksızlık olmuyor mu? Ne yapacağımı şaşırdım vallahi.

Saygılarımla,

T. N.

**

Değerli okurumuz,

Bahsettiğiniz durumu bir ahlaki mesele olarak ele almanız bence çok doğru. Evet, insanın bazı ilkeleri ve değerleri olmalı. Bunlar bizi biz yapan, kişiliğimizi ortaya koyan şeyler. Ama hayatta bazen öyle şeylerle karşılaşırız ki ilkelerimizi uygulamak, değerlerimizi korumak, hatta iyiyi ve kötüyü ayırt etmek bile zorlaşır.

Bunun nedeni solipsist (tek benci) bir dünyada yaşamıyor olmamızdır. Dünyada sadece ben olsa, zaten ahlaka gerek olmazdı. İşte bu tür ikilemlere düşmemiz de bireysel ilkelerimiz, hayat normlarımız ya da tercihlerimizin toplumunkilerle uyuşmuyor olması. Bazen de tıpkı sizin durumunuzda olduğu gibi, içinde yaşadığımız toplumun ekonomik ve sosyal şartları, hatta yasaları bizi bağlı olduğumuz ilkelere aykırı davranmaya zorlayabiliyor.