Dünya üzerindeki ilk video oyununun 1958’de bir fizikçi tarafından yaratıldığını biliyor muydunuz?
Amerikalı fizikçi William Higinbotham, çalıştığı laboratuvarı turlamaya gelen ziyaretçilerin ilgilerinin çabukça kaybolduğunu görüyor. Böylece bu sıkıcı ziyareti daha eğlenceli hale getirmek için “Tennis for Two” yani İki Kişilik Tenis adlı oyunu tasarlıyor.
Amerikalı fizikçi William Higinbotham'ın "Tennis for Two" adlı oyunu.
Tura gelenler, ziyaretlerinin bir kısmında topun açısını bir düğme aracılığıyla çevirdikleri ve ardından topu karşı tarafa atmak için butona bastıkları bu basit oyuna denk geliyorlardı.
Bu oyun özünde sıkıcı bir geziyi, eğlenceli hale getirmeyi başarmıştı.
Ancak bunun üzerinden 67 sene geçti, oyunlar yalnızca eğlence odaklı olmayı yavaş yavaş bıraktı.
Oyunlar artık sosyal fayda üreten ve toplumsal farkındalık yaratan güçlü araçlara da dönüşüyor.
Bahçeşehir Üniversitesi’nde ikincisi düzenlenecek olan Games for Change Festivali, adı üstünde, geleceği şekillendirecek oyun fikirlerine sahne olacak.
Katılımcılar, oyunlar ve interaktif deneyimler aracılığıyla bu senenin teması olan şehirleri nasıl oyunlaştırabileceklerine, sorunlarını nasıl çözebileceklerine kafa yoracaklar.
Etki odaklı oyunlar
2024’te yayınlanan bir araştırmaya göre video oyunları eğlence dışında, toplumsal meselelere dair oyuncularda farkındalık yaratma gücüne sahip.
Oyuncu, hikayeye ne kadar çekilirse empati yapma becerisi o kadar artıyor, önyargı da aynı derecede azalıyor.
Mesela Attentat 1942 adlı oyun, Nazi işgalinin en sert dönemlerinden birini konu alıyor ve o dönemde yaşananları belgesel şeklinde sunuyor.
Normal bir oyunun aksine gerçek röportajlar, arşiv görüntüleri, çizimlerle desteklenen sahneler ve küçük interaktif görevler üzerinden ilerliyor.
Bir diğer oyun olan Before I Forget (Unutmadan Önce), demans üzerinde farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Hafıza, kimlik, kayıp ve hatıralar gibi evrensel kavramlar üzerinden demans hastası kişilere ve yakınlarına karşı empati oluşturmayı hedefliyor.
Zamanında salt eğlence sağlamak üzerine doğan video oyunları, artık bambaşka sorumluluklar üstleniyor.
Oyunlarla geleceği yeniden hayal etmek
2004 yılında ABD’de kurulan Games for Change, sosyal etki odaklı oyun üretimini ve bu oyunların yaygınlaşmasını desteklemeyi amaçlayan bir inisiyatif.
Öğrencilerin kendi topluluklarını etkileyen sorunlara çözüm üretmesini destekleyen oluşum bugüne kadar dünya genelinde 1.200 okul ya da eğitim merkeziyle çalışarak 70.000’den fazla öğrenciye ulaştı ve 6.800’den fazla oyun üretti.
2024 yılında Bahçeşehir Üniversitesi BUG Lab iş birliğiyle kurulan Games for Change Türkiye, bu insiyatifin beşinci uluslararası ayağı. Türkiye’de iki senedir faaliyet gösteren Games for Change’in Program Koordinatörü Meral Didar Güzelkara’ya göre inisiyatifin en önemli odak noktası ekosistem oluşturmak:
“Türkiye’de potansiyel çok yüksek ama görünürlük düşük. Genç tasarımcıların bu alana inanılmaz bir ilgisi var ama bu ilgi çoğu zaman doğru mecra bulamıyor. Eksiğimiz biraz destek, biraz kaynak, biraz da ekosistem. Burada bu ekosistemi oluşturma sürecindeyiz.”
Güzelkara, programın hedefini de şöyle anlatıyor:
“Bu yılki ana mesajımız: oyunlar ile, oyunlar üzerinden şehirleri yeniden tasarlamak ve hayal etmek mümkündür. Yaşam kalitesinden ekolojiye, kent kültüründen dayanışmaya kadar pek çok konuyu konuşmanın en kolay yolu oyunlar olabilir.”
Festivalin teması: Şehir
Oyun ve şehir…
Bir “açık dünya oyunu”nu güzel bir dünya tasarımı olmadan hayal etmek mümkün değil. Oyunun mekanikleri, karakterleri ve hikayesi kadar içinde geçtiği dünya ve mekanlar da bir o kadar sürükleyici olmalı.
Oyuncu, arada joystick’i veya klavyeyi bırakıp, etrafındaki dünyayı olduğu gibi içine çekebilmeli. Bundan da keyif almalı.
Ancak Games for Change Festivali, şehirlerin oyuna salt estetik katkısından öte, gerçek hayattaki şehirlerin hızlı kentleşme, trafik, çevresel sorunlar ve toplumsal eşitsizlik gibi meselelerini de çözmek istiyor.
Zira İstanbul gitgide kalabalıklaşan, trafiğin baş edilemez olduğu, deprem tehlikesiyle karşı karşıya ama hazırlıklarını yapamayan ve bu sorunlarıyla gündeme gelen bir şehir.
Güzelkara’ya göre, şehir teması, İstanbul’un sorunlarına yenilikçi bir yaklaşım için fırsat yaratacak:
“İstanbul gibi büyük şehirlerde de herkesin ortak bir gündemi var: ulaşım, yoğunluk, yeşil alan eksikliği, adalet, sürdürülebilirlik, direnç. Biz de ‘Neden Türkiye’de bu alanda daha fazla üretim olmasın?’ diye düşündük ve şehrin kendisini odağa aldık.”
Festival ekibi, bu senenin festival teması olan “şehir” ile oyun tasarımcılarına kent sorunlarını yaratıcı, etkileyici ve katılımcı biçimlerde ele alma fırsatı sunmak istiyor.
Festivalin Oyun Küratörü Zeynep Burcu Kaya Alpan, kentin sıkıntılarını çözmeye yeni bir bakış açısı getirebileceklerini söylüyor:
“Yaşam kalitesinden ekolojiye, kent kültüründen dayanışmaya kadar pek çok konuyu konuşmanın en kolay yolu oyunlar olabilir. Toplumsal tarafta büyük bir dönüşüm ihtiyacı var. Gençler kendilerini ifade edecek alan arıyor, kurumlar katılımcı bir şehirciliğin yolunu arıyor ve hepimiz daha yaşanabilir bir kent özlemi taşıyoruz. Biz de bu noktada oyunların o kapsayıcı gücünü kullanmak istedik.”
Güzelkara ve Alpan, şehir meselelerine çözüm odaklı yaklaşmayı merkeze alan, dünya çapında ünlü “Cities: Skylines” adlı oyunu bu değişime örnek gösteriyor:
“Dünya çapında “Cities Skylines” isimli oyun mimarlık ve şehircilik öğrencilerinin bile ders aracı haline geldi. Oyunculara adeta bir planlama simülasyonu sunuyor. Türkiye’den de oldukça yaratıcı çalışmalarla oyunu kullanan organizasyonlar var; Sokak Bizim Derneği, Şehrine Ses Ver ve Şehir Dedektifi aklımıza gelenler arasında.”
Festivalde katılımcıları ne bekliyor?
İlki 2024 yılında gerçekleşen Games for Change Türkiye Festivali, 600’den fazla katılımcıyı ağırladı. Programda 36 konuşma/panel, 9 atölye ve uluslararası oyunlar yer aldı. Bu sene ikincisi düzenlenen Festival, genç oyun geliştiricileri, akademisyenler ve sosyal girişimcileri buluşturacak.
Böylece oyunların salt amacının eğlence değil, interaktif bir deneyim aracılığıyla toplumsal farkındalığı artırmak ve değişim süreçlerinin parçası olmak olduğunu göstermeyi hedefleyecek.
İki gün boyunca konuşmalar, paneller ve oyun sergilerinden oluşan bu ücretsiz festivali isteyen herkes ziyaret edebilecek.
Oyun endüstrisi ve akademisyen camiasından Adam Mirkowski, Onat Hekimoğlu, Cyrus Nemati, Felix Bohatsch, Jérôme Cattenot, Vincent Péquignot, Dr. Oğuz Buruk ve Dr. Ekim Tan gibi pek çok uluslararası isim de festivalin konukları arasında.
Geleceği kim tasarlayacak?
Bu festivalin asıl odağında gençler yer alıyor. Zira şehrin geleceğini en uzun süre yaşayacak olanlar.
Alpan genç oyun üreticilerinin yaratıcı kapasitelerini şöyle anlattı:
“En büyük avantajımız meraklı ve üretmeye hevesli bir genç kitle. Onlara alan açıldığında ortaya çok yaratıcı işler çıkıyor.”
Güzelkara ve Alpan için katılımcıların hayal güçleri, önerileri ve dertleri çok değerli. Ayrıca genç tasarımcıların var olan sorunlara daha cesur, daha sorgulayıcı ve daha deneysel yaklaşacağından eminler:
“Uzun vadede ise Türkiye’de sosyal etki odaklı oyunlar için sürdürülebilir bir ağ oluşturmayı hedefliyoruz. Tasarımcıların, akademisyenlerin, STK’ların ve kurumların bir araya geldiği, birlikte üreten ve birbirini destekleyen bir ekosistemin oluşmasını istiyoruz. Sosyal etki için oyun üretmenin Türkiye’de daha görünür ve daha ulaşılabilir hale gelmesini sağlamayı amaçlıyoruz.”
