CHP’de 15 Eylül günü görülecek Özgür Özel’i partinin başına geçiren kurultayın iptaliyle ilgili davayı beklerken, sürpriz bir gelişme yaşandı.

2 Eylül günü, İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, 8 Ekim 2023'te yapılan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul 38. Olağan İl Kongresi'ni iptal etti.

Mahkeme, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve partinin il yönetimini görevden aldı, yerine Gürsel Tekin’i ve dört kişiyi daha kayyum olarak atadı.

Karardan birkaç saat sonra Özgür Özel, Halk TV canlı yayınına çıktı ve kararı tanımadıklarını, partisinin İstanbul İl Yönetimi’nin görevde olduğunu söyledi. Pek çok hukukçu kararı “hukuka aykırı” olarak nitelendirdi. Zira Siyasi Partiler Kanunu’na göre parti seçimleriyle ilgili itirazlar "yalnızca seçim kurullarında ve Yüksek Seçim Kurulu (YSK) denetiminde" çözümlenebilir.

Görüşlerini dile getirenlerden biri de anayasa hukukçusu, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz idi. Boyunsuz, bu kararın Türkiye’de fiilen çok partili siyasi hayatın bitmesi anlamına geldiğini söyledi.

Boyunsuz ile yaşanan süreci, kararın anlamını ve yargıda bu keyfi halin nasıl düzelebileceğini konuştuk.

Siz bu kararın Türkiye'yi demokratik çok partili siyasi hayatın bittiği bir noktaya götürdüğünü söylediniz. Bunu biraz açar mısınız?

Milli irade aşağıdan yukarıya siyasi partiler aracılığıyla tecelli eder. Dolayısıyla demokratik hukuk devletlerinde partileri devlet tayin etmez, edemez. Partilerin serbestçe kendi tabanlarından üyelere, üyelerden delegelere, delegelerden yönetimin belirlenmesine uzanan zincirini kırıp yönetici tayin etmeye başladığınız zaman devlet müdahale ediyor demektir.

Devlet kimdir Türkiye'de? Tek bir kişidir. Cumhurbaşkanı ve onun tarafından atanan kamu görevlileridir. Bu bir. İkincisi, sürekli tekrar ediyoruz, yargı tarafsız ve bağımsız değil diye… Bu eleştirinin sebebi, yargıyı da tayin etme gücünün Cumhurbaşkanı'nda olmasıdır. Yani demokrasi ve hukuk devletinin temeli olan güçler ayrılığı yoktur. Cumhurbaşkanı, Hakim Savcılar Kurulu'nun 13 üyesinin 6’sını doğrudan, diğerlerini de dolaylı olarak belirliyor. Hakim savcı sınavlarını hükümetin Adalet Bakanlığı yapıyor.

Bütün bunları üst üste koyun. Bunların da üstüne bir Asliye Hukuk Mahkemesi, yasalarda olmayan bir yetkiyi çıkıp kullanıyor. Bunun anlamı şudur:  Türkiye'deki demokratik siyasi hayat bildiğimiz şekliyle bitti.

Bu karar, devletin bir siyasi partiye yönetici tayin etmesi demektir. Çünkü kararda diyor ki, sen yönetim kurulu yetkisini ve disiplin kurulu yetkisini kullanacaksın. Ama devlete böyle bir yetkiyi kullanma gücü hiçbir yerde verilmemiş, kanunlarda da Anayasa’da da yok. Yargı da kendisine Anayasa’da ve yasalarda verilmemiş bir yetkiyi kullanamaz. Zaten bu mahkeme, yetkili ve görevli mahkeme değil.