Yer, Topkapı Sarayı’nın ikinci avlusu. Amerikalı Ted Monnich ve eşi, İstanbul ziyaretlerindeki bu durakta, hayatlarını büyük oranda değiştirecek bir ses duydular. 

İlk etapta anlam veremedikleri bu ses, davulların heybetli gürültüsü ve trompetlerin coşkusuyla ilerleyen bir mehter takımıydı. 

Takım, “ceddin deden, neslin baban” söyleyerek ikinci avlunun kapısından içeri girdi. 

O an tüyleri diken diken olan ve mehterin ritminde adeta kalp atışları dahi değişen Ted Monnich, her zamankinden farklı duygular hissetti. Aslında çok uzağında olduğu bir kültüre duyduğu aidiyet, hiçbir zaman parçası olmadığı bir çağa dair hissettiği nostalji ve içinde bir yerlerde hep var olan kimlik karmaşası…

Bu duyguların ve ikinci avlunun ortasındaki Ted, mehter takımını hayal ederek “Pennsic’in buna ihtiyacı var,” dedi. 

Bundan tam 25 yıl evvel kurulan bu cümle ve hayal neticesinde, bugün dünyanın en büyük ortaçağ festivali olan Pennsic War’da, hepimize çok tanıdık gelen marşlar çalınıyor. 

Pennsic War, her yıl Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlenen, bu sene 52’ncisi yapılan ve 20 bin kişinin katıldığı bir festival. Ve bu festivalin en dikkat çeken parçası, marşlar eşliğinde yürüyen, her biri farklı kültürlerden gelen 50 Amerikalı.

Yani, Ted Monnich’in 16. yüzyıldan ilhamla 21. yüzyıl Amerika'sında yeniden can ve ses bulan mehter takımı…

Amerikalı mehterin benzersiz hikâyesi, Five Fool Productions’tan Ergin Koçyıldırım ve Banu Candemir’in yapımcılığını üstlendiği belgeselde Fayn izleyicileriyle buluşuyor.

“Artık yüksek ses çıkarabilirim”

Zihninde durmadan çalan mehter ritmi ve “bir şeyler yapmalıyım” motivasyonuyla Amerika’ya dönen Ted’in ilk hamlesi, bir Facebook grubu kurmak ve oradan duyuru yapmak oluyor. 

Bu duyuruya cevap veren ve mehter fikrini ilginç bulanlar arasında akademisyenler de var, dekanlar da küratörler de…