Benfica tarihinin en pahalı üç futbolcusundan biri, ABD seyahatinden yorgun düşüp uykuya daldığında, telefonuna gelen bildirimi fark etmedi. Eğer bunu fark etmiş olsaydı yaşadığı şehrin, formasını giydiği takımın, hatta hayatının günler içinde değişeceğini saatler önce öğrenebilirdi.

Orkun Kökçü, uykudan uyandığında bildirimin Beşiktaş Başkanı Serdal Adalı’nın mesajı olduğunu gördü. Dakikalar sonra Başkan Adalı, telefonun öbür ucundaydı.

Ne istediği konusunda hiçbir tereddüt yoktu:

“Orkun, Beşiktaş'a gelmek ister misin?”

Tıpkı Beşiktaş Başkanı gibi Orkun’un da sesi netti:

“Çocukluk hayalim!”

Peki, bir çocukluk hayali sahiden insanı bu kadar kararlı hale getirebilir miydi?

Çocuklukta kurulan bağlar aidiyetin temelini oluşturur

Analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung’a göre, bireyin yaşamını yönlendiren en güçlü etkenlerden biri kolektif bilinçdışıdır. Bu bilinçdışı, özellikle çocuklukta şekillenen imgelerle (arketipler) doludur. Jung, bu arketiplerin insanın dünyayı algılayış biçimini belirlediğini söyler. Bu yüzden çocuklukta kurulan ilk duygusal bağlar, bir tür aidiyetin de temelini oluşturur.