ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uzunca bir zamandır beklenen görüşmesi nihayet 25 Eylül günü gerçekleşti. Bu görüşmenin öncesinde Türkiye’deki doğa aktivistleri, Trump’ın Türkiye’den nadir elementler de denilen kritik materyaller isteyeceğine dair iddiaları dile getirip buna şiddetle karşı çıkılması gerektiğini savundu.

Görüşme sırasında ya da sonrasında iki taraftan da yapılan açıklamalarda böyle bir talebe dair hiçbir iz yoktu. Ancak görüşmeden bir hafta sonra Ekim ayı başında Türkiye’nin ABD ile nadir elementler üzerinden yeni bir stratejik ortaklık arayışında olduğuna dair haberler çıkmaya başladı. 

Nedir kritik materyaller?

Nadir elementler de denilen kritik materyal; diğer adlarıyla stratejik materyaller bir ülkenin stratejik endüstri alanlarında kullanılan, yani bu endüstrilerde üretimin devamı için kritik önemde olan ancak aynı zamanda arzının kesintiye uğrama riski olan malzemeler.

Yani her ülkenin kritik materyali birbirinden farklı olabilir, bu sebeple tek bir kritik materyal listesi yok. 

Bununla birlikte çoğu Avrupa ülkesi, ABD ve Kanada gibi “Küresel Kuzey” diye adlandırabileceğimiz gelişmiş ekonomilerdeki sürdürülebilir endüstrilerde aynı ya da benzer materyaller kullanılıyor. Dolayısıyla bu ülkelerin kritik materyal listeleri birbirine çok benzer. Hal böyle olunca bu materyaller açısından zengin olan ülkelerde maden arama ve ithal etme yarışı da hız kazanıyor.

Bu yarışta bazı liderler hızını alamayıp kendi kritik metaryalleri açısından zengin ada ülkelerini “satın alma” niyetine giriyor. Buraya birazdan geleceğiz.

Gelişmiş ekonomilerde karbon emisyonunun azaltılması, temiz ve sürdürülebilir enerji üretimi öncelikli hedef haline geliyor. Bunun için kullanılan bakır, lityum, kobalt, grafit, nikel ve nadir toprak elementleri de bu ülkelerin stratejik/kritik materyaller listesine giriyor.

Öncelikli materyaller bu saydığımız beş maden ve nadir toprak elementleri olsa da, örneğin Avrupa Birliği’nde elektrikli araç, rüzgar türbini, ısı pompası, güneş paneli, mikroçip gibi teknolojilerin üretilmesi için 34 kritik hammadde kullanılıyor. Ve birlik, bunların çoğunda Çin’den yapılan ithalata bağımlı. ABD’nin listesinde de 35 materyal var ve çoğunda dışa bağımlı. İşte tam da bu yüzden bunlar kritik materyal. 

AB ülkeleri Çin’e bağımlılığı azaltmak için bu maddelerin bulunduğu Afrika ve Güney Amerika ülkeleriyle yeni anlaşmalar imzalamaya çalışıyor. Ancak bu o kadar kolay değil.