Fayn Haftalık’tan selamlar.

Gençliğimiz var, gündemimiz de var.

Paylaşmaya hazırız. Başlıyoruz.

Bir garip operasyon daha

Can Holding soruşturmasıyla başlayan süreç medya binasında jandarma baskınlarına, yine gizli tanık ifadelerine ve yine o ifadelere dayalı suçlamalara uzandı. Operasyonların asıl nedeni ve nereye bağlanacağı ise üzerine en çok konuşulanlardan. Fayn’ın edindiği bilgiye göre dosyanın ucu aralık başında yaşanan bir tutuklamaya dayanıyor.

Bir muğlak operasyon daha: Ucu nereye çıkacak?
Can Holding soruşturmasıyla başlayan süreç, medya binasında jandarma baskınlarına, gizli tanık ifadelerine ve delilsiz suçlamalara uzandı. Operasyonların asıl nedeni ve nereye bağlanacağı ise üzerine en çok konuşulanlardan.

Market arabasıyla adliye soydu

Öyle Ocean’s 11 gibi karmaşık planlara gerek yok. Kendinize güveniyorsanız elinizi kolunuzu sallaya sallaya kurum soyabilirsiniz. Bu hafta bunu gördük. Büyükçekmece Adliyesi’nde görevli bir memur, adli emanetteki 50 kilo gümüş ve 25 kilo altını market arabasıyla dışarı çıkardı. Sonra da ailesiyle İngiltere’ye kaçtı. Soygunun anlaşılması için ise 18 gün geçmesi gerekti. O da memurun izinden dönmemesiyle oldu.

Büyükçekmece Adliyesi’nde adli emanet soygunu
Büyükçekmece Adliyesi’nde görevli memur Erdal Timurtaş, adli emanetteki 50 kilo gümüş ve 25 kilo altını market arabasıyla dışarı çıkarıp ailesiyle İngiltere’ye kaçtı. Soygun, memurun izinden dönmemesi ve WhatsApp mesajlarıyla 18 gün sonra ortaya çıktı.

The Mastermind: Gerçekçi bir müze soygunu hikayesi

Sanat hırsızlığı denince aklınıza ilk gelenler, dudak uçuklatacak kadar kapsamlı planlar, son derece işinin ehli bir ekip ve arka planda soygunu baştan sona tertip eden olağanüstü bir beyinse, bildiklerinizi unutun.

Zira gerçek soygunlarla, soygun filmlerinin yıllarca bize bellettiği klişeler arasında büyük farklar var.

Yönetmen Kelly Reichardt, The Mastermind’da bir müze soygununu Hollywood filmlerinden alışık olduğumuz idealize edilmiş, gerçek dışı durum ve karakterlerden arındırıp, gerçek hayatta meydana geldiği gibi anlatıyor.

Emre Ülker, MUBI'de bugün gösterime giren The Mastermind'ı yazdı.

The Mastermind: Gerçekçi bir müze soygunu hikayesi
Yönetmen Kelly Reichardt, The Mastermind’da bir müze soygununu Hollywood filmlerinden alışık olduğumuz idealize edilmiş, gerçek dışı durum ve karakterlerden arındırıp, gerçek hayatta meydana geldiği gibi anlatıyor.

ÖZEL BİR HEDİYE

Şimdi MUBI'de The Mastermind ve daha bir çok harika yapımı Fayn okurlarına özel ilk 30 gün ücretsiz üyelik fırsatıyla izleyin.

ŞİMDİ İZLE

Keskin sirke etkileşimini alır

Oxford sözlüğü yılın kelimesini seçti: Rage-bait ya da Türkçesiyle “öfke tuzağı”. Yenal Bilgici bu kelimeyle ilgili meseleye hem Türk internet tarihinin en ikonik birkaç olayından biri olmasının yanı sıra bir kuşağın aklına mükemmel bir öfke patlaması örneği olarak kazınan “turkishmusic.org’daki Sezen Aksu tartışması”ndan giriyor, Victor Hugo’ya ve Sefiller’e kadar uzanıyor. Öfke mi baldan tatlı? Hepimiz mi biraz gerginiz? Seks satmayı bıraktı öfke mi satıyor? Bunlar da masasındaki sorular.

Öfke tuzaklarını kimler kuruyor ve biz zokayı neden yutuyoruz?
Oxford İngilizce Sözlüğü’nde bu senenin kazananı öfke… Rage-bait ya da Türkçesiyle “öfke tuzağı” senenin sözcüğü seçildi. Ama biraz geç kalmış bir seçim bu. Çünkü öfke bizde her ayın elemanı.

Yüzdük yüzdük rapora kadar geldik

İmralı vapuru gitti, geldi. İçeride konuşulanlara dair tüm taraflar kendilerince bir şeyler paylaştı ya da yer yer sızdırdı. Şimdi komisyon oturup raporunu yazacak. Tarafların ve bizim aklımızdan geçenleri Fayn Ankara Muhabiri aktarıyor.

Komisyon raporu: Türkiye’nin bahtına ne düşecek?
Yine yeniden sürecin çetrefilli bir aşamasına gelindi. Meclis komisyonu rapor yazımına başlıyor. Sürecin önündeki olası badireleri ve partilerin akıllarından geçenleri, Fayn Ankara muhabiri derledi.

48 ayın sultanı

Daha çok takım, daha fazla grup, daha da maç, iyi tarafından bakarsınız daha fazla futbol… Diğer yanda da Turuncu Başkan’ın propaganda makinası, spora küçük Amerikanlaştırma müdahaleleri ve yer yer “bu da mı olacaktı” serzenişleri. Fayn’ın spor kanadı gelmekte olanı, 48 ayın sultanı Dünya Kupası’nı yazdı.

Daha daha futbol: 2026 FIFA Dünya Kupası’na giderken
Daha çok takım, daha fazla grup, daha da maç, daha daha futbol… 2026 yazına hazırlanan Dünya Kupası, yenilikleriyle, daha önce görülmemişleriyle, hayrete düşürmeleriyle, “bu da mı olacaktı” serzenişleriyle ve tartışmalarıyla geliyor.

NASIL BİR 2026'YA GİRİYOR?

İyi bir hediye seçmenin sırrı, kendinizin değil hediye aldığınız kişinin arzu ve ihtiyaçlarını görmek… SARAR’da hepsi için bir seçenek var.

%40'A VARAN İNDİRİM

Türkiye’de orta yaş

Orta yaş aslında çok güzel yaş. Düzenli spor, oturmuş hayat, hobiler ve kültürel faaliyetler yani rahat bir kafayla çok güzel yaşanır. Gelin görün ki bugün orta yaşlarını sürenlerin büyük kısmının omuzları, baskı ve yorgunluktan çökkün. Hayal kurmakta zorlanan, yaratıcılığı ve üretkenliği iğdiş edilmiş, stresli bir orta yaş kitlemiz var. Oysa ikinci baharına hazırlanan orta yaşlıların refahı, bütün toplumun geleceğini tayin edebilir.

Pes etmenin eşiğinde: Türkiye’de orta yaş
Bugün orta yaşlarını sürenlerin büyük kısmının omuzları, baskı ve yorgunluktan çökkün. Hayal kurmakta zorlanan, yaratıcılığı ve üretkenliği iğdiş edilmiş, stresli bir orta yaş kitlemiz var. Oysa ikinci baharına hazırlanan orta yaşlıların refahı, bütün toplumun geleceğini tayin edebilir.

İstanbul Erkek Lisesi’nde yaşananların anlamı ne?  

LGS birincilerinin girdiği İstanbul Erkek Lisesi'nde iddiaya göre 9'uncu sınıftaki erkek öğrenciler kız öğrenciler hakkında cinsel içerikli ve taciz, tehdit içeren bir liste hazırladı. Bunun üzerine 11'inci sınıf öğrencileri 9'uncu sınıf öğrencilerini darp etti. Kız öğrenciler açıklama yaptı: “Ne yazık ki yaşananlar, bu taş duvarların şahit olduğu bir ilk değil, buzdağının sadece görünen kısmıdır.” Okulda ve genel olarak okullarımızda neler oluyor, neden oluyor?

İstanbul Erkek Lisesi’nde yaşananların anlamı ne?
LGS’de tam puan alan öğrencilerin girdiği, Türkiye’nin en köklü okullarından birindeki kriz, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, erkeklik algısı, hiyerarşik okul kültürü ve akran zorbalığı karşısında eğitim sisteminin yetersizliğini gösterdi. Nedenleri ve engelleme yöntemlerini uzmanlara sorduk.

Bir pasta olarak Suriye

İç savaş bitti. ABD ambargosu bitti. IŞİD çıkışlı pragmatik Başkan’ı da var. Bu Suriye’yi yemesinler de ne yapsınlar? Ülkede kalkınma için yapılacak yatırımlar enerji, lojistik, inşaat gibi sektörlerin ağzını sulandırıyor. Peki ama güney komşumuzda gerçekten bir pasta var mı? Varsa da o pastayı yedirirler mi? Fayn kurcaladı.

Suriye’de henüz fırına verilmemiş pastadan kime ne düşecek?
Suriye iç savaşı bittiğinde ülkenin yeniden kalkınması adına gerçekleştirilecek yatırımlar için iştah kabartan pasta benzetmesi yapılıyordu. Peki bu ne kadar gerçeğe dönüştü? Pastadan kim, ne almayı umuyor? Emeğiyle geçinenlere pastadan bir dilim düşecek mi?

Hırsızlık bana da mı yasak?

Fayn okurlarından Ahlak Bekçisi’ne bir kez daha soru gibi soru: Kleptomanların hırsızlık yapması bir ahlak problemi midir? Bir okurumuz bu rahatsızlıktan mustarip olduğunu belirtmiş, bu konuda destek almak istiyor ama utanıyormuş, ufak tefek şeyler aşırmaktan da ayrıca utanıyormuş. Uzmana gitmeden bizim uzmana bir uğradı.

Kleptomanların aşırmaları gerçekten çalmak mıdır?
Çalma dürtüsünü kontrol edemediğini söyleyen bir okurumuz, bunun ahlaki sorumluluğunu sorguluyor. Henüz tanı almamış olsa da hırsızlık hastalığından mustarip, aynı zamanda bir avukat da olan okurumuzun bu ikilemini Ahlak Bekçisi yanıtlıyor.

Kuşlar gittiğinde

Şarkıdan kaptığımız “Sen kuşları boşver” alıntısı son dönemin inşaat politikasına slogan olsa olur. Göçmen kuşların durağı, balıkların yuvası olan sulak alanlar birer birer mega projelere teslim ediliyor. Olanca çirkinliğiyle yükselen zırva isimli projeler Türkiye’nin yeşil alanlarını birer birer yutuyor. Çaltılıdere ve Filyos da yok olan alanlar arasında. The Black Sea’nin çalışmasıyla kayıp alanlarımıza bakıyoruz.

Kuşlar gittiğinde: Mega projelere feda edilen sulak alanlar
Göçmen kuşların durağı, balıkların yuvası olan sulak alanlar birer birer mega projelere teslim ediliyor. Çaltılıdere ve Filyos’un yok oluşu, Türkiye’nin yıllar içinde betona kaybettiği yeşil alanların çarpıcı bir özeti.

Hakikatin peşinde: Tahir Elçi 

Yakın zamanda birlikte Silivri belgeselini yaptığımız araştırmacı gazeteci Burcu Karakaş, 2015 sonunda Diyarbakır'daki Dört Ayaklı Minare'nin dibinde kimin silahından çıktığı hâlâ tam aydınlatılmamış bir kurşunla hayatını kaybeden dönemin Diyarbakır Barosu Başkanı, hak savunucusu Tahir Elçi'yi yazdı. 

246 sayfalık bu araştırma için ailesi, akrabaları, arkadaşları ve meslektaşlarıyla onlarca mülakat yaptı. Sadece Elçi'nin ölümüne değil, o ölüme neden olan tarihsel arka plana ve Türkiye'de cezasızlığın nasıl yerleştiğine de odaklandı. 

Kitap bittiğinde sadece Elçi'nin yaşamı, kariyeri, hukuk mücadelesi ve doğup büyüdüğü coğrafyanın insanlarıyla narlarına sevdasına değil, bir avukatın inanç ve sabırla yürüttüğü insan hakları mücadelesine de hayret edeceksiniz. 

Bu hafta İnsan Hakları Haftası. Bu kitap da haftanın hakkını vermek için Fayn'ın önerisi.

🦉
Fayn, güç sahiplerini denetlemek, bakış açılarımızı genişletmek, yankı odalarının duvarlarını yıkmak ve 21. yüzyılın enformasyon karmaşasına direnebilmek için var. Tüm içeriklerimize sınırsız şekilde erişmek ve iyi gazeteciliği desteklemek için Fayn’a abone olun.
Bağlantı kopyalandı!