Sevgili Ahlak Bekçisi,
Ben küçük, içerisinde 20 müstakil ev olan bir sitede oturuyorum. Sitenin huzur ve güveni için sorumluluklarını yerine getirmeye çalışan bir site sakiniyim diyebilirim. Ancak yakın zamanda bir kişinin sorumsuzluğu nedeniyle yaşadığımız olay neticesinde biraz tadımız kaçtı. Üstüne site yönetimi de tartışmalı bir karar alınca, kendimi bir çıkmazın ve de ahlaki olduğunu düşündüğüm bir sorunun içinde buldum.
Sitemizde ikamet eden bir kiracı, yaklaşık bir yıl boyunca site yönetiminin tüm uyarı ve çabalarına rağmen aidat borcunu ödemedi. En sonunda, borcun devasa boyutlara ulaştığı bir dönemde, bir gece kimseye haber vermeden kaçıp kayıplara karıştı.
Bu durum üzerine site yönetimimiz, kiracının ödemediği bu büyük borçtan kaynaklanan bütçe açığını kapatmak için bir karar aldı. Tüm site sakinlerine, bu borcu eşit olarak bölerek ek bir ödeme talep etti. Bu da haliyle, borcun asıl sorumlusu olmayan bizler arasında büyük bir infiale yol açtı. Ancak yönetim, ortak alanlardaki harcamaların bazılarının ödenemediğini, hatta elektrik dağıtım şirketinin elektriği kesmek üzere olduğunu bildirerek bizi bir nevi köşeye sıkıştırdı.
Bu tehdit karşısında, sitemizin ortak yaşamının felç olmasını engellemek için benim de dahil olduğum bir grup, bu haksız borç payını ödemek zorunda kaldık. Ancak, bazı site sakinleri bu borcun kendilerine ait olmadığını ve bu haksızlığa ortak olmayacaklarını belirterek ödemeyi kesinlikle reddettiler.
Onların ödemediği paya ne oldu dersiniz? Biz ödeme yapan sakinlerin üzerine yeni bir borç yükü olarak bindi. Hem kendi aidatımızı hem de kaçan kiracının aidatını ödediğimiz yetmiyormuş gibi bir de ödeme yapmayı reddeden komşularımızın borç payını da üstlenmiş olduk.
Size sormak istediğim kısma gelecek olursak… Aslında burada üç taraf açısından da kafam karışık. Öncelikle site yönetiminin kararının ne kadar ahlaki olduğundan emin olamıyorum. Bir kişinin bireysel borcunun ceremesini, neden borçla hiç ilgisi olmayan diğer kişiler çeksin ki? Yönetim, asıl borçlunun peşine düşmek yerine en kolay yolu seçerek, yükümlülüğünü yerine getirenlere haksızlık etmiş olmuyor mu?
Ödeme yapmayı reddeden komşularımız ise, borcun haksızlığını gerekçe gösterdiler. Ama elektrik ve suyun kesilmemesi için elini taşın altına koyan bizlerin, bile isteye yükünü artırmış oldular. Bu da haksızlık değil mi?
Ne olursa olsun, insan kendini enayi gibi hissediyor. Biz sırf ortak yaşamın devamı için bu yükü omuzladık. Şimdi buna aptallık mı demeli, yüksek ahlaki sorumluluk mu?
Ahlak Bekçisi olarak, bu haksızlık silsilesinde kimin doğru, kimin yanlış davrandığıyla ilgili bir yorum yapabilir misiniz?
Saygılarımla,
Mağdur Edilmiş Bir Site Sakini
**
Değerli okurumuz,
Ahlakın en önemli işlevlerinden biri, hatta belki de en önemlisi bir arada yaşamayı mümkün kılmasıdır. Bu bağlamda ahlaki eylemler bireysel olsalar da sonuçları bakımından toplumsaldır. Bu yüzden Aristoteles felsefesinde zoon politicon diye bir kavram var. Bu kavram, her ne kadar insanı “politik canlı” olarak tanımlasa da bunun esas anlamı insanın sosyal canlı olmasıdır. Aristoteles’e göre bir arada yaşamak, insanın doğal eğilimidir. İşte bunu mümkün kılmak için de birey ahlaki normlara uymalıdır.
