“Bir savaş patladığında aslında o savaş çoktan başlamıştır” denir.
13 Haziran 2025 günü sabaha karşı İsrail savaş uçakları ve İran içindeki ajanları harekete geçtiğinde olan da buydu. Onlarca yılın olasılığı fiiliyata döküldü.
İlk dokuz gün karşılıklı füze atışlarıyla seyreden savaşa 10. günde ABD de dahil oldu. İran, misilleme olarak ABD’nin Ortadoğu’daki en büyük üssünün olduğu Katar’a füze gönderdi, buradaki ABD üssü El Udeyd’i vurdu. Savaşın 12. gününde ise ABD Başkanı Trump, iki ülke arasında ateşkes sağlandığını duyurdu. Şimdi dünya ateşkesin gerçekten sağlanıp sağlanamayacağını görmek için bekliyor.
Eğer savaş devam edecekse, bu şekilde havadan devam edecek zira İran’ın karadan işgali neredeyse imkânsız. Eser miktarda coğrafya bilgisi bunun nedenini anlamak için yeterli.
İsrail’in hava saldırısı başlamadan, Amerika bölgedeki üslerinden acil ihtiyaç olmayan personelini ve ailelerini çekmeye başladı. Bu sırada Ankara’nın durumu izlediği biliniyor ancak bir olağanüstülük sezilmiyordu. Örneğin Türkiye de tıpkı birçok ülke gibi İran ya da İsrail’e bir seyahat uyarısı yayınlamamıştı.
Televizyon yorumcularının çoğu, en azından karşılıklı birkaç füze atışından ibaret güç gösterisi beklentisindeydi.
Olanlar olduktan sonra, Ankara’da devletin ilgili kurumlarının aslında teyakkuz halinde olduğu ortaya çıktı. Gece ayakta geçirildi. Bir yandan telefon trafiği işledi diğer taraftan Barış Kartalı denilen Havadan İhbar Kontrol uçakları semaları taradı. Türk Hava Kuvvetleri’nin 13 Haziran gecesinde İsrail uçaklarını izlediği ortaya çıktı.
Gün aydınlanınca Ankara’dan ilk tepkiyi Dışişleri Bakanlığı verdi. “İsrail’in bölgede yürüttüğü stratejik istikrarsızlaştırma politikasına hizmet eden bir provokasyondur” dedi. Daha ilk açıklamada “savaşın yayılmaması için” uyarısı yapıldı.