1906’da, Ukrayna’nın başkenti Kiev’in yaklaşık 130 km kuzeyindeki Çernihiv bölgesinde, Alman-Polonya kökenli zengin bir toprak sahibiyle Ukraynalı eşinin bir oğlu dünyaya geldi. Adını Constantine koydular.

Bu sırada Avrupa’nın farklı yerlerinde büyük savaşlar sürüyor, imparatorluklar yıkılıyor, yeni ülkeler kuruluyordu. İngiltere’de de 1909’da olan biten hakkında istihbarat toplamak için MI6 adlı bir örgüt kurulmuş, başına da George Smith Cumming geçmişti. Cumming, görevinin gizliliğinden dolayı tanınmamak adına tüm belgelere “C” diye imza atıyordu. 

Yeşil mürekkeple atılan bu imza daha sonra bir gelenek haline geldi ve bundan sonra istihbarat servisinin başındaki isimler “C” olarak anıldı, tüm belgeler “C” diye imzalandı.

Ukrayna’ya dönelim. Constantine Dobrowolski 11 yaşındayken, 1917’de Rusya’da Bolşevikler devrim yapmış, Sovyet Rusya kurulmuştu. Bolşevikler, hızla Ukrayna’ya da ulaştı, Constantine’in ailesinin oturduğu eve ve sahip oldukları tüm araziye el koydu. İtiraz eden aile üyeleri ve akrabalar, Constanine’in gözünün önünde öldürüldü. 

Constantine bazı aile büyüklerinin yardımıyla kaçmayı başardı. 

Ama bu çok uzun sürmedi. Rusların istihbaratından daha fazla saklanamadı. 1926’da, yani 20 yaşında sahte bir kimlikle seyahat ederken Moskova’da yakalandı. Sovyet polisi, kaçak olduğu bu süre boyunca devrim karşıtı propaganda yaptığı gerekçesiyle Constantine’i Sibirya’da 10 yıl hapse mahkum etti. 

1937’de Sibirya’daki sürgünü sona erdiğinde Vladivostok’a gidip mühendislik ekonomisi okumaya başladı. 

Bu sırada İkinci Dünya Savaşı başlamış, Nazi Almanyası Polonya’yı işgal etmişti.

Kızıl Ordu, Sibirya’da yeterli eğitimden geçtiğine ve Sovyetlerin ideolojisini artık benimsediğine inandığı Constantine’i Ukrayna’ya gönderdi ve bu genç ekonomist/mühendisi ordu için satın alınan aletlerin ve silahların denetlenmesi için görevlendirdi.

1941’de Nazi Almanyası Ukrayna’yı işgal ettiğinde Constantine hemen Moskova’ya bir mektup yazarak sınırda görevlendirilmek istediğini söyledi. Kızıl Ordu, herkesin kaçtığı bu göreve gönüllü olan bu genç subayın talebini kabul etti. Constantine artık Rusya için Nazilerle sınır hattında karşı karşıyaydı. En azından görünüşte öyleydi. 

4 Ağustos 1941’de Nazilere bir mektup yazdı. Şöyle diyordu: 

Benim siyasi tutarsızlığımın farkında oldukları için Kızıl Ordu muhtemelen beni en arka saflarda kullanacaktı. Uzun zamandır Almanya’nın Rusya’yla savaşa girmesini bekliyordum. Böylece oluşan kaostan faydalanıp hızlıca Almanya’nın tarafına geçebilirim diye düşündüm.” 

KGB’nin en çok arananı

Constantine Dobrowolski, aylık 81 mark maaşla Naziler için savaşmaya başladı.

Almanya’nın Freiburg şehrinde bulunan arşiv belgelerinde, Nazi komutanlarına yazdığı mektuplar, bu mektuplara attığı, Nazi selamı olarak bilinen “Heil Hitler” imzaları, soykırım sırasında Ukrayna’daki Yahudilerin öldürülmesinde nasıl bizzat rol aldığını anlattığı bilgilendirmeler yer alıyor.

Hem BBC’de hem de İngiliz Daily Mail gazetesinde yer alan haberlere göre, aynı belgelerde Dobrowolski’nin, 1969’da Sovyetlerin istihbarat servisi KBG’nin “en çok arananlar listesine” girdiği de yazıyor. 

Aranmasının sebebi, Sovyet vatandaşlarının katledilmesinde rol oynamış olmasıydı. KGB’deki lakabı “Kasap”tı ama Nazi komutanları onu 30 Numaralı Ajan (Agent No 30) olarak tanımlıyordu. Sovyetlerin elindeki Dobrowolski’ye ait son bilgi, “Eylül 1943’te Almanlarla birlikte kaçtığı” yönündeydi.