Merhaba

Fayn Haftalık’a hoş geldiniz.

Editör masamız yine dolu. Bu hafta elimizde bizi yıldıramayan baskılar, MHP’nin muhtemel rahatsızlığı, eğitimin sistemsizliği, Belgrad Ormanı’na da dalan rant canavarı, Norveç edebiyatı ve Reiki var.

Haydi başlayalım.

Baskılar bizi gerçekten de yıldıramıyor

Türkiye’de iktidarın gitmesini istediği yöne gitmeyenlere yönelik baskı her geçen gün artırılıyor. Ama bizim halkımız da öyle baskıyı gördüğü anda geri basacak bir halk değil. Baskı arttıkça kurulan dayanışma ağlarının sayısı da artıyor. Tutuklanan siyasetçilerin yakınları, demokratik haklarını kullandıkları için cezaevine konulan gençlerin arkadaşları, hayvan haklarına karşı yapılan yasal düzenlemelere karşı çıkanlar, deprem; yangın; sel gibi felaketler sonrası kaybettiklerinin failleri cezasız kalmasın diye mücadele edenler... Hepsi bir araya gelerek dayanışıyor, birbirlerinden güç alıyor. Fayn aboneleri ile her ay sonunda bir araya gelerek yaptığımız haber planlama toplantısında bir okurumuzun öneri olarak sunduğu bu konuya eğildik ve dayanışma ağlarının bir kısmını değerledik.

Baskıya karşı bir arada mücadele: Kim nasıl, dayanışıyor?
Baskılar, tutuklamalar, doğa katliamları, işsizlik, cezaevi koşulları, depremler, ölümler… Türkiye’de bulmakta gün geçtikçe zorluk çekilen adaletin peşinden koşmaya devam edenler çareyi dayanışmada arıyor.
abone ol!

Türkiye'de nitelikli ve bağımsız gazetecilik ancak okurların desteğiyle mümkün. Siz de şimdi Fayn abonesi olarak topluluk odaklı gazetecilik modelimizi destekleyin, tüm içeriklerimize sınırsız erişin ve okur etkinliklerimize katılın.

Abonelik seçeneklerini incele.

MHP gelişmelerden rahatsız mı? Değil mi?

Cumhur İttifakı dinamiklerinde son durum ne? Son gelişmeler yine Devlet Bahçeli’nin ittifakın hali ve tavrıyla ilgili bazı sıkıntıları olduğu iddialarının ortaya atılmasına sebep oldu. Bu iddiaların aslı var mı? Kol ara ara kırılıyor ama her seferinde yenin içinde mi kalıyor? Fayn Ankara Muhabiri derledi.

Bir dahaki krize kadar, dağılabiliriz
MHP ittifakının dağılması bazılarının tükenmeyen umudu olsa da, iktidar ortakları kriz virajlarını döne döne yollarına devam ediyorlar. Son krizde hangi damlalar bardağı doldurdu? Nasıl aşıldı ve nereye kadar? Fayn Ankara muhabiri derledi.

Sistem yok bam bam bam

“Değişmeyen tek şey değişimdir” klişesi Türk eğitim sisteminin mottosu olabilir. Okulların duvarlarına yazsak yeridir. Sürekli değişen bir sistem, maddi manevi perişan olan öğretmenler, adrese dayalı okul kaydı, velilerin gittikçe çocuklarını göndermeye daha da çekindiği devlet okulları, fiyatları aileleri şehir dışına taşınmaya iten özel okullar… Peki neden böyle? Türkiye neden bu işi başaramıyor? Başaran ülkeler nasıl başarıyor?

Öğretmen temelli eğitim sistemi Türkiye’de niye bir türlü olmuyor?
Gelişmiş ülkelerdeki eğitim sistemleri birbirinden çok farklı olabiliyor ancak ortak bir noktaları var: Öğretmenleri merkeze almak. Finlandiya’da da Güney Kore’de bu böyle. Türkiye’de bunu başarmak için ne yapılması gerektiğine ilişkin başarılı akademik çalışmalar var ama hayata geçmiyor. Neden?