Türkiye ekonomik açıdan çok zor bir süreçten geçiyor, bunu hissetmeyen vatandaş, sanayici, memur kimse yok. Herkes endişeli.
Hayatlarımızda yaşadığımız güçlükler bir yana Vestel’in iki bin çalışanı işten çıkaracağını açıklaması, sanayicilerin “Artık dayanamıyoruz” mesajı gibi haberler de kaygıyı iyice artırıyor.
Hemen herkesin aklında aynı soru var: Tünelin sonunda ışık var mı?
Biz de bu soruyu Türkiye’nin en deneyimli ekonomi gazetecilerinden biri olan Dr. Şeref Oğuz’a sorduk.
53 yıllık gazeteci Oğuz’un bir özelliği de, ekonomiyi herkesin anlayacağı dilde anlatması ve büyük resme bakması.
Ekomomim gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Oğuz ile 19 Mart sürecinin ekonomimize maliyetini, ekonominin durumunu ve nasıl düzelebileceğini konuştuk.
Dr. Oğuz’a göre, Türkiye ekonomisi Cumhuriyet tarihinin en kötü üçüncü evresinden geçiyor. Hükümet enflasyonu düşürme konusunda samimi değil ve yapılmakta olan şey, servet transferi.
19 Mart sürecinin ekonomimize maliyeti ne oldu?
19 Mart öncesinde ekonomi ne durumdaydı, önce onu anlatmamız lazım. Biliyorsunuz ekonomide bir “Faiz NAS'dır” dönemi yaşadık.
“Faiz sebep, enflasyon sonuç” döneminde %17'lik faizi indirebilmek için Naci Ağbal’ı Merkez Bankası Başkanı yaptık. Ağbal, sonra indirebilmek için faizi önce 19'a çıkardı ve arkasına 11 maddelik bir para programı koydu, üç ya da altı ay içerisinde bu para programına sadık kalarak enflasyonu tek haneye indireceğini söyledi.
Ama biz onu bir gece yarısı görevden aldık. Yerine getirdiğimiz Şahap Kavcıoğlu, Merkez Bankası Başkanı'ndan ziyade Saray’ın katibi gibi davrandı. Cumhurbaşkanı “Faiz inmelidir” dedikçe indirdi, indirdi, 8.5'a gelince devlet fiili olarak iflas etti, buna teknik iflas deniyor.
Ondan sonra heterodoks dediğimiz süreçte 21 Aralık 2021'de, kur bir anda 13 liradan 18,5 liraya çıkınca, KKM dediğimiz Kur Korumalı Mevduat diye bir icat çıkardık.
Bu sistemde bankada parası olmayan, parayla alakası olmayan insanlardan dahi topladığımız vergilerle bankada parası olan insanlar dolarla flörtleşmesin diye onlara 3,5 trilyon lira kaynak aktardık. Ama yine de ekonomiyi koruyamadık çünkü bizim iştahımız bitmiyor.
Biz daha fazla verdikçe “seçimi kazanmak için daha fazla, oy alabilmek için, yeniden seçilmek için daha fazla” diyerek Hazine’yi orada bitirdik ve 22 ay sonra baktık ki yolun sonu geldi.
Daha önce hakaret ederek kovduğumuz makinisti geri çağırdık, Mehmet Şimşek'i göreve getirdik. O da ilk geldiğinde “rasyonele dönüş” dedi yani o zamana kadar irrasyonel bir yol izlendiğini kabul etmiş olduk.
Dönüşte para bulamadık, “Tamam, siz niyet değiştirdiniz ama bakalım kalıcı mısınız, raf ömrünüz ne kadar” sorularıyla kapılardan döndürüldük.