Bir seyahat uçağa binmeden önce başlar.
Şevkle hazırlanan valizin ardından, ertesi gün yepyeni bir şehir ya da ülkede uyanacak olmanın hevesiyle yola çıkılır. Uzak kalınan arkadaşlar ya da akrabalarla kavuşmanın umudu, ilk defa bir kültürle tanışacak olmanın merakı, bazen de ilk başta zoraki hissettiren ama yeni kapılar açan bir iş seyahati…
Varış noktası neresi olursa olsun havalimanına ulaşımdan biniş kapısına kadarki deneyimin kalitesi iyi bir yolculuğun şüphesiz temelini atar. Çünkü elbette kimse beklediği uzun sıralar veya bulamadığı giriş kapısı yüzünden uçağa geç kalmak istemez.
Seyahat deneyimi her geçen sene üstüne koyarak yenileniyor. Teknolojinin hızla dönüştürdüğü dünyada havayolu ile seyahat alışkanlıklarımız evriliyor, ama bir yandan da kolaylaşıyor. Seyahat deneyimi her geçen sene üstüne koyarak yenileniyor. Bekleme süreleri kısalırken, biniş kapılarına koşan insan sayısı azalıyor.
Çünkü seyahat etmek artık daha kolay, daha akıllı, daha yenilikçi. Haliyle operasyonlar genişledikçe, doğaya ve topluma karşı sorumluluk da artıyor.
İşte tam da bu noktada sorulması gereken kritik bir soru var: Bir yolculuğun keyfini endişe duymadan, gerçekten sürdürülebilir bir şekilde çıkarmak mümkün mü?
Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyüğü olan İGA İstanbul Havalimanı’nın sürdürülebilirlik yolculuğu bunun mümkün olduğunu gösteriyor.

Net sıfır emisyon hedefi
İklim krizinin ehemmiyeti her geçen sene azımsanamayacak ölçüde artıyor. Geçtiğimiz on yıl muhtemelen son 125.000 yılın en sıcak dönemi olarak görülürken, karbondioksit salınımı son 2 milyon yılın en yüksek düzeyinde olduğu biliniyor.
İklim krizi etkenlerinin listesi uzun, ve biliyoruz ki bu işte hepimizin parmağı var. Nitekim bu krizin günlük hayatımız ve alışkanlıklarımız üzerinde büyük bir etki alanı var.
Elbette bireysel önlemler almak elzemdir. Ancak bir sonraki adımı düşünmek ve sorumluluğumuzun, kolektif çözümlerin parçası olup büyük resme katkıda bulunmak olduğunu hatırlamak gerekir.
İGA İstanbul Havalimanı da bu sorumluluğun bir paydaşı olarak yolcuların seyahat deneyimini, bazen göz önünde bazen ise arka planda, daha sürdürülebilir kılma peşinde.
Bunlardan en göze çarpanı ise net sıfır emisyon hedefi.
2050’ye kadar uzanan bu hedefte ilk adım bundan beş sene sonrasına kadar emisyonların yüzde 45 azaltılması, ardından 2040’da yüzde 73 ve en nihayetinde 2050’te net sıfır emisyona ulaşmak. Devasa bir havalimanı bunu nasıl yapabilir ki dediğinizi duyar gibiyiz.
Net sıfır emisyona giden yolda taahhütlerden biri yenilenebilir enerjiye geçiş. 2024’te havalimanı otoparkına yerleştirilen güneş panelleri ile başlayan yenilenebilir enerji yolculuğunun bir sonraki adres Eskişehir Güneş Enerji Santrali (GES) projesi ile daha yüksek hacimli ve kapasiteli enerji üretimi sağlamak.
Bu proje ile İGA İstanbul Havalimanı, dünyada tükettiği elektriğin tamamını güneş enerjisinden sağlayan ilk büyük havalimanı ünvanına sahip olacak.
Salt yenilenebilir enerjiye geçiş, sıfır emisyona giden yolda tek çözüm değil.
İGA İstanbul Havalimanı’nda, geliştirilen sensörler sayesinde, havacılık ve enerji sistemleri, su terfi istasyonları ve drenaj pompaları uzaktan izleniyor, olası aksaklıklara anında müdahale ediliyor. Toplanan veriler Enerji Verimliliği Data Analiz Uygulaması ile işlenerek enerji, su, yakıt ve atık yönetiminde tasarruflar sağlanmasını öngörüyor.
Net sıfır emisyona giden yol uzun olsa da imkansız değil. Seyahat ederken sorumluluklarımıza sadık kalmak da mümkün.
Akıllı ve yenilikçi yolculuk deneyimi
Akıllı cihazlar hayatımızın her alanındayken akıllı deneyimlerden ne haber?
Sürdürülebilirlik açısından çok kafa yormadığımız otomasyon deneyimlerden ilki biyometrik geçiş sistemi ve dijital biniş kartları.
2040 yılına kadar yolcu sayısının iki katına çıkması beklenirken bu gibi akıllı deneyimlerin büyük ölçüde kaynak israfının önüne geçmesi bekleniyor. Hem zaman, hem de su ve kağıt tüketiminin önüne geçilerek basit gözüken ama etkisi büyük olan bir tasarruf gerçekleşiyor.
Biyometrik geçiş sistemleri güvenlik süreçlerini hızlandırarak yolcu memnuniyetini arttırıyor. Malum, sıra beklemeyen yolcu eşittir mutlu yolcu.
Bekleme süresinin azalması sadece yolculara değil terminallerdeki enerji kullanımı açısından da verimli oluyor. Havalimanında bulunan dijital yönlendirme sistemleri sayesinde yolcular en kısa rotaları kullanarak kapılarına ulaşıyor, bu da ışık, klima ve güvenlik gibi operasyonel harcamaların gereksiz yere artmasını önlüyor.
Hem akıllı, hem de yenilikçi bir diğer iş birliği ise 60 binden fazla girişime erişimi olan Silikon Vadisi merkezli teknoloji platformu Plug and Play ortaklığı. Bu ortaklık sayesinde yolcular, global trendlerin ışığında, en ileri teknolojilerle entegre edilmiş sürdürülebilir çözümlerin bir parçası olabiliyor.
Toplumsal katkı ve sorumluluk
Sürdürülebilirlik denince akla hep ağaçlar, denizler, karbon ayak izi geliyor… Ama işin sırrı sadece doğayı korumakta değil. İnsanları, toplumu, eşitliği ve sosyal politikaları da hesaba katmadan gerçek anlamda sürdürülebilir bir gelecek mümkün değil. Yani işin özeti şu: Sürdürülebilirlik sadece doğayla değil, insanla da başlar.
İçinde yaşadığımız topluma değer katmayı hedefleyen İGA İstanbul Havalimanı, yolculara ve çalışanlarına sağladıklarıyla kültür sanat, istihdam yaratma ve eğitim alanlarında da sorumluluklarını yerine getirmeye çabalıyor.
İGA İstanbul Havalimanı, 2024 boyunca bünyesindeki çalışanlara yönelik haftalık 20'den fazla yabancı dilde konuşma kulübü ve 8 farklı dil atölyesi düzenledi. Bu eğitimlerle 500'ün üzerinde çalışan, İngilizce seviyesini sıfırdan A2 seviyesine yükseltti.
Kapsayıcı ve daha erişilebilir bir hizmet sunmak amacıyla ise çalışanlarını işaret dili öğrenimine teşvik ediyor. Bugüne kadar 144 çalışan işaret dili eğitimini tamamlandı ve bu eğitimler dil tazminatı kapsamına alındı. Bu sayede iGA İstanbul Havalimanı, sahada işaret dili konuşabilen 228 personelle havalimanları arasında 1. sıraya yükseldi.
Geleceğin havacıları için markalı dersler kapsamında, İGA İstanbul Havalimanı’nın farklı departmanlarında çalışan uzman isimler tarafından, 5 üniversitede 100 öğrenciye 14 hafta süresince havalimanı işletmeciliğine dair dersler verdi. Üniversitelere konuk olarak 4 bin 200’den fazla öğrenciye sektördeki yenilikçi fırsatlar hakkında bilgi aktarıldı.
İGA Akademi tarafından verilen Uluslararası Eğitimlerin katkısını ölçmek amacıyla yapılan analiz sonucuna göre, eğitimler kapsamında yapılan her 1 TL'lik yatırım katılımcılara 2,51 TL sosyal fayda sağladı.
2024’te havalimanını kullanan 80 milyon yolcu çoğu hizmetin görünen yüzüne şahit oluyor, arka plana dair fikirleri sınırlı kalıyor. Halbuki bir havalimanı içinde gerçekleşen dev operasyonların her biri sürdürülebilirlik ilkesi temel alınarak evrildiğinde, hem yolcular hem de paydaşlar daha iyi bir geleceğin parçası olabiliyor.
İşte İGA İstanbul Havalimanı’nın 2024 Sürdürülebilirlik Raporu’ndan öne çıkan ilham verici gelişmeler bu şekilde.
Sorumuza gelecek olursak: Bir yolculuğun keyfini endişe duymadan, gerçekten sürdürülebilir bir şekilde çıkarmak mümkün mü?
Cevap, attığımız her adımda, dokunduğumuz her sistemde, dönüştürdüğümüz her deneyimde gizli.