Merhaba

Bugün günlerden Fayn Haftalık.

Orman yangınlarında kaybettiğimiz emekçiler, Selahattin Demirtaş’ın tersi yöndeki her türlü karara rağmen süren mahpusluğu, Devlet Bahçeli’nin malum çıkışı, halkın artık birbirini de geçip kuşları, fokları ve bilimum hayvanı CİMER’e şikayet etmeye başlaması, ABD’nin yeni halleri ve Türkan Şoray’ın gözleri bu hafta editör masamızdan çıkan konular arasında.

Hazırız, başlıyoruz.

Yok edilen ormanları korumanın bedeli: 10 can

Türkiye’de hayatın ucuzluğu ve buna bağlı çaresizlik hissinin bir kez daha bağıra bağıra üzerimize çökmediği bir gün artık ne yazık ki geçmiyor. Ülke coğrafyası madencilik, inşaat ve muhtelif rant için sanki başkasının toprağıymış yarın burada bizim çocuklarımız yaşamayacakmış gibi perişan ediliyor. Koruma, güvenlik, sahip çıkma namına yapılması gereken hiçbir şeyse asla yapılmıyor. Her yaz çıkan orman yangınlarında kaybettiğimiz ağaçlara ve hayvanlara artık insanlar da eklenir oldu. Eskişehir’de çıkan orman yangınını söndürmek için çalışan 10 emekçi hayatını kaybetti. Maalesef bu hayasız akın ve hepimize fatura edilen sonuçları üzerine konuşmaya devam etmekten başka bir şey elimizden gelmiyor.

Eskişehir’de orman yangını: 10 kişi hayatını kaybetti
Bir yandan ormanlar madencilik ve yapılaşma için yok edilirken, bir yandan da ormanı korumak için emekçiler can veriyor. Eskişehir’de çıkan orman yangınına müdahale eden 10 kişi hayatını kaybetti. Orman yangınlarına yeterli hazırlık yapılmadığı iddiaları da tartışma konusu.

Selahattin Demirtaş neden hapiste?

HDP’ye tarihinin en yüksek oyunu aldırdı. “Türkiyelileşme” politikasıyla partinin Batılı seçmen ile arasındaki mesafeyi kapatmakla kalmadı, önce gönüllerini sonra oylarını kazandı. Bu çıkışından hem kendi hareketi içinde hem de iktidar cephesinde rahatsız olanlar olacaktı, oldu. “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışı sonrası hedef haline geldi. Kasım 2016’da tutuklandı. Lehine çıkan AİHM kararlarını dinleyen olmadı. Yeni çözüm süreci kapsamında bile özgürlüğünün masada olup olmadığı şaibeli. Fayn Demirtaş’ı hapse götüren ve onu orada inatla tutan sürecin taşlarını dizip baktı.

Selahattin Demirtaş neden hapiste?
İlk çözüm sürecinde aktif rol aldı ama silahlar bırakılmadı. Günah keçilerinden biri oldu. “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışı sonrası hedef haline geldi, Kasım 2016’da tutuklandı. Arada lehine AİHM kararları çıktı ama dinleyen olmadı. Selahattin Demirtaş kime, ne yapmıştı?

Bir Kürt bir Alevi bir de bebek

Eski Türkiye’de yaza damgayı Serdar Ortaç, Bengü, Demet Akalın, İzel vururdu. Yenisinde Devlet Bahçeli vuruyor. MHP liderinin ülke siyasetine oradan oraya savurmak suretiyle yön veren çıkışlarının sonuncusu her zamanki gibi orijinal bir çıkış oldu: “Cumhurbaşkanı’nın bir yardımcısı Kürt, bir yardımcısı Alevi olsun.” Bu söylem mezhepselliği sebebiyle “Lübnanlaşma” tartışmasını doğurdu. Peki ne bu Lübnanlaşma? Ya da şöyle soralım: Lübnan sistemi nedir? Nasıl işler? Nelere mal olur?

Bahçeli, Lübnanlaşma mı öneriyor?
MHP lideri Bahçeli’nin, “Cumhurbaşkanının bir Kürt bir Alevi yardımcısı olsun” dediği yönündeki iddia Lübnan’ı anımsattı. Politik görevlerin etnik ve mezhepsel ayrıma göre dağıtıldığı Lübnan bu nedenle iç savaşa süreklenmişti. Lübnan sistemi nedir, nasıl işler ve nelere mal oldu?

Hayırlısı olsun komisyonunda son durum

Sembolik silah bırakma töreninden sonra gözler Meclis’e döndü. Çünkü tören iyi güzel de işin gerçek kısmı yani silah bırakmanın devamı, adını koyamadığımız sürecin selameti kurulacak komisyona bağlı. Lakin iş sanıldığından daha zor olacak gibi. Fayn Ankara muhabiri derledi.

Beklenen komisyon ne getirir?
Bir grup PKK’lının sembolik silah yakma merasiminden sonra gözler Meclis’te. Çünkü silah bırakmanın devamı, PKK’lıların akıbeti, adını koyamadığımız sürecin selameti bu komisyona bağlı. Lakin işi sanıldığından daha zor olacak gibi. Fayn Ankara muhabiri derledi.
FAYN'I ABONELİKLE DESTEKLE!

Ayda 37 TL'den başlayan seçeneklerle Fayn'a abone olarak bağımsız yayınlarımızı destekleyebilir, her hafta yeni eklenen özel içeriklerimize sınırsız erişebilirsiniz.

Şimdi abone ol!

20 yılda 25 milyon muhbir yarattık en baştan

Halkımız muhbirliğe düştü. Önce YouTube’da beğenmediğimiz videolar, sosyal medyada hoşumuza gitmeyen paylaşımlar ile başladık. Sonra gözünün üstünde kaşı olan komşularımızla devam ettik. Geldiğimiz noktadaysa artık köpekler plaja bastıkları, kazlar denizde yüzdükleri, foklar fok oldukları için CİMER’e şikayet ediliyor. Normalde bir ahlak problemi, utanç verici bir davranış biçimi olarak görülmesi gereken ispiyonculuğu, başkasının hatta başka canlıların haklarını devlet eliyle gasp ettirmeyi böylesine sevmemiz bizimle ilgili ne söylüyor? Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ayşen Uysal ile konuştuk. 

CİMER rejimi bizi gözetliyor: Kazları, köpekleri, hepimizi…
Türkiye’de artık denizde yüzen kazlar bile CİMER’e şikayet edilebiliyor. Herkesin gözü herkeste, birini rahatsız eden her durum Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’nde. Bu yalnızca basit bir muhbirlik mevzusu mu yoksa tahakkümün inşası mı? Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ayşen Uysal ile konuştuk.

Çocuklar, deprem ve yeniden inşa

Deprem sonrası yeniden inşa sadece binalarla sınırlı değil. Adıyamanlı çocukların kente dair hayalleri de yeniden inşanın bir parçası olmalı. O hayalleri “Perre Çocuk ve Kent Bienali” görünür kılıyor. İyileşmenin, katılımın ve hak temelli şehir kurmanın mümkün olduğunu hatırlatıyor. Şehir Dedektifi yazdı. 

Depremden sonra çocuklarla yeniden inşa: Perre Çocuk ve Kent Bienali
Deprem sonrası yeniden inşa sadece binalarla sınırlı değil. Adıyamanlı çocukların kente dair hayalleri de yeniden inşanın bir parçası. O hayalleri Perre Çocuk ve Kent Bienali görünür kılıyor. İyileşmenin, katılımın ve hak temelli şehir kurmanın mümkün olduğunu hatırlatıyor. Şehir Dedektifi yazdı.

Kayıp tekne nerede?

Aralık 2023'te Suriyeli mültecileri taşıyan dört tekne Lübnan'ın Trablus kenti yakınlarından yola çıktı, teknelerin sadece üçü Kıbrıs'a ulaşabildi. Dördüncü teknede bulunan 35'i çocuk 85 yolcunun akıbeti, Akdeniz kıyılarına vuran cesetlere rağmen hiç kimsenin çözmeye yanaşmadığı bir gizem olarak kalmaya devam ediyor. Bağımsız araştırmacı gazetecilik organizasyonu The Black Sea’nin Fayn ile paylaştığı araştırma çarpıcı bilgiler içeriyor.

Akdeniz kıyılarına vuran cesetlerin izinde: Kayıp teknenin hikayesi
2024 yılı Ocak ayı Muğla ve Antalya’ya peşpeşe vuran cesetlerle gelmişti. O dönemde seri katil teorileri bile üretilmişti. Bir süre sonra cesetlerin mültecilere ait olabileceği söylense de mesele hiç kimsenin çözmeye yanaşmadığı bir gizem olarak kalmaya devam ediyor.

Yeni Amerika: Bir devrin sonu

Trump’ın ABD’si bazı isimleri geride bırakıyor yerlerine yenilerini yerleştiriyor. Bazı kapılar kapanıyor, bazıları açılıyor. Vogue’un efsanevi yayın yönetmeni ve moda dünyasının en güçlü insanlarından biri olan Anna Wintour’un koltuğunu bırakma kararının altında da, Jeff Bezos’un Venedik’te tarihin en görgüsüz adamı unvanını kovaladığı düğününün üstünde de bu tabloyu görmek mümkün. Bahar Kader, Prada Giyen Şeytan’ı tasfiye eden değişimi inceliyor.

Yeni Amerika: Değişen elitler, bir devrin sonu
Konu: Trump’ın Yeni Amerikası, yeni elitler, yıkılan efsaneler, kapanan ve açılan yeni kapılar… Başroller: Trump, Anna Wintour, Jeff Bezos, Laura Samchez Bezos Sahne: Vogue dergisi ve Met Gala.

İsrail’de parlamentonun vicdanı: Hadaş 

İsrail’de muhalif olmak kolay iş değil. Ancak orada da zoru seçenler var. Bunlardan biri İsrail Komünist Partisi. İran Komünist Partisi’yle birlikte savaşa hayır bildirisi yayınlayan Hadaş elbette büyük baskılarla ve şiddetle karşı karşıya kalıyor. İsrail Parlamentosu’nda saldırıya uğruyorlar ve vatandaşlıktan atılmaları isteniyor. Peki Hadaş nedir ve ne diyor?

İsrail Parlamentosunun vicdanı: Hadaş
İsrail halkının önemli bir kısmı ülkelerinin İran’a saldırmasını desteklese de savaşa itiraz edenler yok değil. Onlardan biri, İran Komünist Partisiyle birlikte savaşa hayır bildirisi yayınlayan Hadaş. İsrail Parlamentosunda saldırıya uğrayan, vatandaşlıktan atılmak istenen Hadaş Partisi ne diyor?

Bence sen de haklısın…

Üç kardeşe bir miras kalmış ama bölüşürken ikisinin arasında sorun çıkmış. Sorun çıkarmayan üçüncü kardeş bu vakada her iki kardeşini de haklı buluyor. “Biri hukuken haklı, diğeri vicdanen” diyor. Ne yapacağını şaşırmış. Sonunda doğrusunu yapmış, konuyu uzmanına havale etmiş. Ahlak ombudsmanımız bu anlar için var. Ahlak Bekçisi’nin gerekçeli kararını bu haftaki köşesinde bulabilirsiniz.

Bence sen de haklısın… Vicdan mı hukuk mu?
Üç kardeşe bir miras kalmış ama bölüşürken ikisinin arasında sorun çıkmış. Sorun çıkarmayan üçüncü kardeş bu vakada her iki kardeşini de haklı buluyor. Biri hukuken haklı, diğeri vicdanen diyor. “Ne karar versem ahlaken doğru davranmış olurum” diye soruyor, Ahlak Bekçisi yanıtlıyor.

Ozz Büyücüsü’ne veda

Heavy metal silüetini kaybetti. İkonik rock yıldızı Ozzy Osbourne, Birmingham’daki görkemli jübile konserinden sadece 17 gün sonra aramızdan ayrıldı. Peki bu titrek, kambur, pek de zeki görünmeyen adamı bu kadar büyük bir simge haline getiren neydi? Doğu Yücel yazdı.

Ozzy Osbourne’e veda
Heavy metal, silüetini kaybetti. İkonik rock yıldızı Ozzy Osbourne, Birmingham’daki görkemli jübile konserinden sadece 17 gün sonra aramızdan ayrıldı. Peki bu titrek, kambur, pek de zeki görünmeyen adamı bu kadar büyük bir simge haline getiren neydi?

Kadının hakkı kadına

Dünyanın en üst düzey kadın basketbol ligi WNBA’de boy gösteren ve yılda ortalama 102 bin dolar kazanan kadın sporcular, yılda ortalama 11,9 milyon dolar kazanan erkek muadillerinin yüzde 0,08’i kadar maaş alıyor. Diğer branşlarda da tablo ya aynı ya daha kötü. Bu fark eskiden “Ama efendim erkek sporları daha çok izleyici ve sponsor çekiyor” cümlesiyle savuşturulmaya çalışılıyordu. Ancak istatistikler bunun artık doğru olmadığını da gösteriyor. ABD’de gündemin üst sıralarına oturan ve dünya sporunun tamamına sıçraması beklenen tartışmayı sizin için derleyip topladık.

Kadın sporcular ne ister: Onlara hakkı olanı verin
Atılan her basketin, golün, pasın, smacın, deparın, kulacın, servisin, volenin en başta bir sportif amaç uğruna değil de kredi kartlarının aylık ekstrelerini ödemek adına gerçekleştirildiğini düşünün. Mecburiyetten elbette. Bu şekilde performans nasıl gelişebilir? Spor ilerleyebilir mi?

Türkan Şoray'ı sevmek

Türkan Şoray birden fazla jenerasyonu çarptı, nefesini kesti, gözlerinin derinliğinde kaybetti. Bugün hâlâ onun oturdukları sokaktan geçtiği günü hayatının en çarpıcı anlarından biri olarak anlatan pek çok insan var. Peki bu kadar mı? Hayır. Bugün çok az yıldıza nasip olacak şekilde hâlâ insanları büyülemeye devam ediyor. Onun sinemaları salladığı günlere yetişemeyenler “Sultan”ı keşfediyor ve aynı etkiyi yaşıyor. Buradan yola çıkıyor ve size Fayn editörlerinin çok severek okuduğu Bircan Usallı Silan imzalı Türkan ve Hayat kitabını öneriyoruz.

“Türkan ve Hayat”: Türkan Şoray’ı sevmek
Türkan Şoray sadece bir yıldız değil, kalbimize, en azından benim kalbime kazınmış bir duygu. Filmleri sinemalarda ilk kez gösterilirken ben bir portakalda vitamin bile değildim ama hayatıyla ilgili söyleşi kitabını okurken, onu ve canlandırdığı karakterleri neden bu kadar çok sevdiğimi fark ettim.
Bağlantı kopyalandı!