Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olduğu dönemde 2019’da Parti Meclisi’ne seçilen akademisyen kökenli bir CHP’li şöyle bir cümle kurmuştu:
CHP üst yönetimini kabaca üçe ayırmak mümkün.
- CHP iktidara gelsin diye fiziki ve beyinsel emek verenler.
- Kariyer yapmak, zenginleşmek için bulunanlar.
- Siyaset dışında var olamayacakları için genel başkana şirin görünerek konumlarını korumak isteyen profesyonel siyasetçiler.
Bu üç grup siyasetçiden hangisi CHP yönetiminde daha belirleyici konumda? Ya da 2019’da yapılan bu tespit hâlâ geçerli mi?
Bu soruların yanıtları bugünlerde CHP’de yaşananların da açıklaması aslında.
Daha başka bir şekilde soralım:
Bugün dört dönem milletvekilliği yapmış, parti genel sekreteri bile olmuş Gürsel Tekin’in hukuksallığı çok tartışmalı, CHP’lilerin önemli bir çoğunluğuna göre iktidar eliyle dizayn edilmiş yargı darbesi kararıyla kendisine verilen kayyumluğu kabul etmesi ne anlama geliyor? Bu kabulün, CHP’yi iktidara taşımak isteyen siyasetçilere karşı savaş açmasının nedeni ne?
Bu sorunun yanıtı için de Tekin’in portresine yakından bakmak gerekiyor.
Gürsel Tekin’in şerefi
Tekin, partililerin tüm itirazlarına rağmen atandığı kayyum koltuğuna oturmak için polis korumasında 8 Eylül’de CHP İstanbul İl Başkanlığı binasına geldi. Yüzüne pet şişeler, sular fırlatılırken ve yoğun bir protestoyla karşı karşıyayken şöyle demişti:
‘’Şerefimle yemin ediyorum şu bağıranların bir tanesi CHP’li değil.’’
Tekin’in “bağıranlar” dedikleri onun kayyum olarak İstanbul CHP İl Başkanlığı’na atanmasına karşı çıkanlardı.
Aslında Tekin kurduğu cümlede kendince haklı. Zira onun yöneticilik yaptığı dönemdeki sokak siyasetine mesafeli CHP ile 19 Mart 2025 tarihinde Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının tutuklanmasının ardından ortaya çıkan, kitlesel eylemler yapmaktan çekinmeyen CHP birbirinden farklı yapılar.
Davası olan bir CHP
CHP, 2023’teki genel seçimlerde yenildikten sonra reforma gitmiş, yönetimini değiştirmişti. Yeni genel başkan Özgür Özel liderliğinde girilen yerel seçimlerde CHP’nin elde ettiği başarı onu toplumsal muhalefetin merkezine oturttu. Üstelik bu başarı neredeyse tüm Anadolu’ya da yayılmıştı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın rakamlarına göre 2025 Ocak - Temmuz döneminde AKP 250 bine yakın üye kaybederken CHP aynı dönemde 400 bine yakın yeni üye kazandı.

