Son bir yıldır, hiçbir siyasi şaşırtmak konusunda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin eline su dökemez.
Bu konuda henüz onu geçmeyi başarabilen yok.
Şimdiye kadarki şaşırtmalarının en ilerisi, PKK lideri Abdullah Öcalan’a umut hakkı tanınmasını, Meclis’e gelip DEM grubuna seslenmesini önermesiydi.
Yakınlarda Öcalan ile mektuplaştığına, hatta ona Cahit Sıtkı Tarancı’nın bir şiirini gönderdiğine dair iddialar da ortada dolaşmaya başladıysa da bundan bahsedenlerin başına pek iyi şeyler gelmediğinden, “daha neler” diyerek konuyu kapatıyoruz.
Bahçeli’nin kararlılığını gösterme biçimi olarak sesini yükseltmesine, bağırmasına, çağırmasına, gerektiğinde tehdit etmesine karşı bir alışkanlık var.
Ancak son bir senede yine görüldü ki kendinden beklenmeyen çıkışları, sesini yükseltmeden, belirli aralıklarla tekrarlayarak da sürdürebiliyor.
Sesini yükseltmemesinin nedeni muhtemelen sabrından değil, iktidar ortağına karşı maraza çıkarıyor görüntüsü vermek istemediğinden. Çünkü seslendiği tarafın arkasında AK Parti hükümeti, ondan daha da çok Cumhurbaşkanı Erdoğan var.
Bahçeli kırıp dökmeden derdini anlatmaya çalışıyor gibi duruyor. Çünkü öteki türlüsü rest olur. İttifak ortağına şu sıralar rest çekmek de bir hayli riskli. Malûm, ekonomi yine pek hassas bir dönemden geçmekte.
Bahçeli ne dedi?
MHP lideri son olarak 11 Ağustos 2025’te yaptığı yazılı açıklamanın bir yerinde belediye davalarını konu etti ve şöyle dedi:
"Türkiye'nin ağırlaşan, belediyeler başta olmak üzere pek alana yayılan ve yoğunlaşan hukuki davalardan süratle kurtulması, sonuçta adaletin eksiksiz tecellisi sağlanmalıdır."
İnsanın Bahçeli’nin ağzından çıktığına inanmakta zorluk çektiği bu cümle buram buram adalet, demokrasi, bağımsız ve tarafsız yargı kokmuyor mu?