Mutlu Slam. Dünyada bir duyguyla sıfatlandırılan başka turnuva veya şampiyona yok. Böyle müspet bir hisle yan yana gelemez hiçbiri kolay kolay. En azından profesyonel seviyede. Birçok tenis severe göre tarihin en büyüğü olan Roger Federer takmıştı bu lakabı Avustralya Açık'a. Hakikaten de haklı. Peki niye?
Yılbaşı dileklerinin tazeliğini henüz yitirmemesi etkilidir belki. Birçok ülkede sömestr tatilinin başlamasıyla alakalı da olabilir. Veya 1,5 ay aranın ardından elit seviye tenise kavuşmaktan kaynaklıdır. İki hafta boyunca birçok kültürden insanın bir araya gelmesi, dünya nüfusunun yüzde 90'ı Kuzey Yarım Küre'de kışı yaşarken güneş hüzmesinin altındaki Melbourne Park'ta festival havasının ortaya çıkması, samimi atmosfer, kusursuz organizasyon...
Kesin bir cevap bulmak zor. Her Şey, Her Yerde, Aynı Anda filmi gibidir Avustralya Açık. Onun havası siyah-beyaz, artı-eksi, doğru-yanlış gibi hükümlerden değil de bir renk spektrumundan müteşekkil. Ama bunlar tenise kalpten bağlı seyircinin bakışı. Bir de kortta oynayanlar var. Onlara daha rasyonel pencerelerden bakabilmek, bir efkâr-ı umumiye oluşturabilmek mümkün. Çok sevdiğimiz bir figürle başlayalım o vakit.
Zeynep Sönmez nereye kadar ilerleyebilir?
Normalde assolist en sonda olur fakat bu sene turnuvaya direkt ana tablodan katılacak olan, milyonların göz bebeği Zeynep Sönmez ilk sıramızda. Başlıktaki soru ise aslında tuzaklı. Zeynep, Meksika'da kariyerinin ilk WTA şampiyonluğunu elde ettikten sonra, Fayn'da onunla ilgili bir yazı kaleme alma şansım olmuştu. "Avustralya Açık'ta bu defa alarmlarımızı sabah saatlerine kuracağız. (...) Önce inanacağız ona. Çünkü yolun çok başındayız..." cümleleriyle bitmiş. Yani iyisi mi biz hiçbir beklentimiz veya tereddüdümüz olmadan itimat etmeyi bir öğrenelim önce.
Bir çırpıda geçen iki ayda Zeynep Sönmez neler yaptı peki? Geçen sene antrenörü Mert Ertunga ile yollarını ayırmıştı. 17 Aralık'ta Marin Bradaric ve Izo Izudin'in göreve başladığını duyurdu. İkili daha önce Hırvatistan Kadın Tenis Takımı'nı çalıştırmış ve ekip içinde kısa sürede epey olumlu bir hava yaratmışlardı. Izudin, Polonyalı Magda Linette ile yaklaşık yedi yıl çalışmış bir koç ve onu da ilk 30'a kadar yükseltmişti. Ayrıca Çin'de Guangzhou'nun en büyük tenis eğitim merkezi olan Star River Tenis Akademisi'nde görev yaptı. İlk 100'de oradan mezun on oyuncunun bulunduğu dönemler dahi oldu.
Sezon açıldığında ise ilk olarak Brisbane'da turnuva oynamaya çalıştı Zeynep. Birçok ilk 30 oyuncusu da kendilerini denemenin peşindeydi. Bu yüzden ana tablodan direkt katılım hakkı alamadı. Bir numaralı seri başı olduğu eleme turunda kendisinden daha alt sıradaki Polina Kudermetova'ya yenildi. Fakat Rus tenisçi kariyerinin ilk finaline kadar yürüyünce problemin Zeynep'te olmadığı, Polina'nın sıra dışı işler yaptığı ortaya çıktı. Brisbane'da maç ritmi yakalayamayınca bu hafta başında Hobart'ta kendisini denemek istedi. Eski dünya 50 numarası Anna Bondar'a kaybedince yine kapıdan döndü.
Hasretinden prangalar eskittiğimiz Avustralya Açık Zeynep'in 2025'te ana tablo göreceği ilk turnuva. İlk turdaki rakibi dünya 150 numarası Talia Gibson. İkinci turda ise dünya 12 numarası Paula Badosa ile karşılaşma ihtimali var. Eğer bu eşleşme gerçekleşirse organizatörler hem Zeynep’in hem Badosa’nın sosyal medya gücünü göz önüne alıp maçı belki televizyon yayını olan ilk iki korttan birine verir. Biz de link aramak zorunda kalmayız. Ancak daha da ilerisini düşünmeden evvel maç maç gidelim. Karşısına kim çıkmış olursa olsun (Hadi Aryna Sabalenka hariç diyeyim, sebeplerini aşağıda açıklayacağım) inanmaya devam.
Djokovic'in sınırı ne?
Sınır sözcüğü, Novak Djokovic'ten laf açıldığında kullanılabilecek kavramlar arasında son sıralarda gelir aslında. 10'u Avustralya Açık'ta olmak üzere toplam 24 kez Grand Slam şampiyonluğu yaşamış bir efsane o. Ancak bu sene 38. yaşını kutlayacak ve nihayet insan anatomisinin bazı limitlerinin olduğu gerçeğiyle yüzleşmekte.
Geçtiğimiz yıl, sakatlıklarla boğuştuğu 2017'den beri ilk defa herhangi bir Grand Slam şampiyonluğu elde edemedi. Yarı final oynadığı bir Avustralya Açık'tan ilk kez eli boş döndü. Roland Garros'tan çekildi, Wimbledon finalinde Carlos Alcaraz tarafından ezildi. Yine de Paris 2024'te olimpiyat altınını son kez kazanma fırsatını çok iyi değerlendirdi. Formunun zirvesindeki Alcaraz'ı finalde olağanüstü bir çabanın sonucunda mağlup ederek koleksiyonun tek eksik parçasını da tamamladı. Yoğun geçen ve ameliyat olduğu yaz mevsiminin üstüne Amerika Açık'tan üçüncü turda elenmesi ise hesaplanabilir bir riskti.
Artık kendisini tamamen büyük turnuva şampiyonluklarına odaklıyor. Rekor sayıda Slam'e ulaşmak tek hedef. Hatta şu andan itibaren majör turnuvalarda kazanacağı herhangi bir kupa ile, Ken Rosewall'un 1972 Avustralya Açık'ta eline geçirdiği 'en yaşlı Grand Slam şampiyonu' apoletini de velayetine alacak. Ama işi zor. Gerçekten zor. 2024'te tenisin en üst seviyesini temsil eden Grand Slam, Olimpiyat Oyunları ve Masters'lar hariç sadece iki turnuva oynadı. Pandemi senesinden beri ilk kez korta bu kadar az çıktı.
Mart ayında eski koçu Goran Ivanisevic ile yollarını ayırdı. Akabindeki 8 ay boyunca tek tabancaydı. "Benim yaşadığım deneyimleri yaşamış, birden fazla Grand Slam kazanmış, eski 1 numara olabilecek birinin bana uygun olacağını fark ettim." derken sezon biter bitmez yeni koçu olarak Andy Murray ile anlaşması tenis dünyasını şoka uğratmıştı. Herkes bunu bir PR çalışması gibi görüyordu. Çünkü Murray'nin ilk koçluk deneyimi olacaktı. Novak ise şimdiye dek hep deneyimli isimlerle çalışmıştı. Bu kararı, "Hâlâ büyük planlarım var. Andy'den benimle çalışmasını istememin en büyük nedenlerinden biri de bu." sözleriyle açıkladı.
İkili, ilk test sürüşlerini geçtiğimiz hafta Brisbane'da yaptı. Djokovic, çeyrek finalde 2m 11 cm'lik dev Reilly Opelka'nın güçlü servisleri karşısında umarsız kaldı. Kariyeri boyunca servis odaklı oyunculara savunmasıyla zorluk çıkaran, onların oyununu imza vuruşu aşırtmalarla karıştıran İskoç koç Andy Murray ilk aşamada buna odaklanabilir.
Grand Slam seviyesi bir başkadır elbette. Fakat geçen sene ikişer Grand Slam kazanan şu anki dünya 1 numarası Jannik Sinner ve Alcaraz gibi oyuncular bıraktıkları yerden devam ettikleri takdirde Novak'ın şansı düşük. Onun sınırını 2024 Roland Garros öncesi sarf ettiği sözlerle çizebiliriz belki: Düşük beklentiler, yüksek umutlar.
Sabalenka'yı Avustralya'da yenmek imkânsız mı?
Peşin hüküm vermek kolay değil. Ancak Aryna Sabalenka'yı sert zeminde alt etmek şu anda kadın tenisindeki en zor görevlerden biri. Avustralya hudutları içerisinde ise neredeyse imkânsıza yakın.
Hikâyeyi biraz geriden alalım. Sabalenka, 2023'te kariyerinin ilk Grand Slam finaline çıkmış, ardından kupaya da uzanarak kendisi adına önemli bir eşiği atlamayı başarmıştı. Rakiplerine karşı güçlü vuruşlarıyla öne çıkan Belaruslu tenisçi bu şampiyonluk öncesinde stres seviyesi yüksek maçlarda oyundan kopması, baskıyı kaldıramaması ve çok fazla basit hata yapmasıyla eleştiriliyordu. İlk majör turnuva zaferinden sonra ise böyle bir problemi kalmadı. Aynı sene Roland Garros'un toprak, Wimbledon'ın çim kortlarında yarı final gördükten sonra Amerika Açık'ta bir kez daha sert zeminde finale ulaşsa da Coco Gauff'a yenildi.
2024'te son şampiyon olarak gittiği Avustralya'dan yine muzaffer biçimde ayrıldı. Rakiplerine set dahi vermemişti bu kez. Haziran ayında kendisini zorlayan bir omuz sakatlığı ile cebelleşiyordu. Bu yüzden çim sezonunu ve Olimpiyatları atladı. Sert korta döndüğünde ritmini bulması biraz zaman aldı ama Cincinnati Masters ile yeniden zirveye çıktı. Amerika Açık zaferini de ekleyince üst üste 12 maçlık bir seri yakalamış, böylece son dört sert kort Slam'inin üçünden şampiyonlukla ayrılmış, diğerinde de final oynamayı başarmış vaziyetteydi. Dünyanın en iyi sekiz tenisçisinin katıldığı WTA Finalleri'nde adını son dört arasına yazdırarak kariyerinde ilk kez sezon sonu 1 numarada kalmayı da garanti altına aldı.
Başarılı geçen sezonun ardından 2025 yılını da Brisbane'da açtı. Beklendiği gibi orada da şampiyon oldu. Avustralya topraklarında, Adelaide ve Brisbane da dahil, 2023'ten beri oynadığı 28 maçın 27'sini kazandı bu sayede. Şimdi Avustralya Açık'a sert kortta oynadığı son 30 maçın 27'sini kazanmış, ilk kez bir Grand Slam'de 1 numaralı seri başı olmanın heyecanını yaşar halde geliyor.
Bugün kadın tenisinin en parıltılı ismi o. Sosyal medya paylaşımları ve eğlenceli kişiliğiyle zaman içinde ikon mertebesine de erişti. Öyle ki ünlü moda dergisi Harper's Bazaar'ın Avustralya versiyonunda kapak modeliydi geçen hafta. Dergiye verdiği demeçlerde, "Şu anda bulunduğum yere gelmem çok zamanımı aldı." diyor Sabalenka. "Çok fazla fedakârlık yapmak zorunda kaldım. Bu tek bir tıkla olan bir şey değil."
Alcaraz Kariyer Slam'i yapabilir mi?
Tek bir takvim yılı içinde bütün Grand Slam'leri kazanmak anlamına gelen Takvim Slam'i değil konu. Serena Williams ve Djokovic sağ olsun 2015 ve 2021'de ucundan döndükleri Takvim Slam'i tabirine Kariyer Slam'inden daha fazla aşinayız. Kariyer Slam'i teniste tüm majör turnuvaları en az bir kez kazanmayı ifade ediyor. Erkek tenisinde Federer, Djokovic ve Rafael Nadal bu misyonun yanındaki kutucuğa tik atalı o kadar uzun zaman oldu ki mevzuyu nasıl tartıştığımızı unuttuk.
Şöyle tartışıyoruz: 2022 Amerika Açık şampiyonluğu ile hesabı açan Alcaraz, 2023'te Wimbledon, 2024'te de Roland Garros'u kazanarak dört Slam'in üçünü vitrine yerleştirdi. Üç farklı zeminde de Slam kazanan en genç erkek tenisçi oldu. Şu an tek eksik parça Avustralya Açık şampiyonuna verilen Norman Brookes Challenge Kupası. Eğer önümüzdeki iki yıl içinde bu kupaya ulaşabilirse tarihte Kariyer Slam yapan en genç erkek tenisçi unvanını Nadal'dan alacak.
Öte yandan Alcaraz'ın şimdiye kadar en başarısız olduğu turnuva burası. Geçen seneki çeyrek final onun Melbourne'deki en yüksek derecesiydi. Favori gösterildiği maçta Sascha Zverev'in harika servis performansına ayak uyduramamış ve sahadan yenik ayrılmıştı. Zverev yarı finalde Daniil Medvedev'e yenilmişti. O da finalde Sinner'e. Adı geçen bu üç oyuncu da sert zeminde Alcaraz'ı limitlerine kadar zorlayacak, hatta gününe göre maça favori çıkabilecek isimler.
İspanyol tenisçi, sezonun diğer sert kort Slam'i Amerika Açık'ta ise 2. turda elenerek tüm tenis severleri şaşkına uğratmıştı. Olimpiyatlar'da da oynadığı bir sezonun sonunda yorgunluk önemli bir faktördü ama yine de turnuvaya vedası fazla erken ve beklenmedikti. New York'ta Slam sayısını ikiye yükselten Sinner şimdi Okyanusya'da da hiç şüphesiz hedefteki asıl isim olacak.
Tabii Alcaraz buna önlem almak adına sezon arasında bazı çalışmalar yaptı. Felaket ötesi saç kesiminden bahsetmiyorum elbette. Oyununun en zayıf yönlerinden birinin üzerine gidip servis hareketini değiştirmesini işaret ediyorum. Avustralya Açık öncesi Melbourne'de oynanan yardım maçlarında dikkat çekti bu yenilik. Eğer servisinde istikrarı yakalar ve bunu da halihazırda çok çeşitli olan tenisinin güçlü parçalarından biri haline getirirse Avustralya Açık'ta oldukça eğlenceli maçlar sunabilir. Kariyer Slam'ini bir gün elbet yapacaktır. Ama her şeyin çarçabuk olması da makbul değil. Federer de 2004'te bir senede her şeyi kazandıktan sonra Fransa Açık'ın ünlü Silahşörler Kupası'nı beş yıl beklemişti, hatırlatalım.
Sürpriz isimler kimler?
Kadınlarda Sabalenka dışında sayılacak herkes içinde bir parça sürpriz barındırıyor gibi. Iga Swiatek, Coco Gauff ve Elena Rybakina gibi şampiyonluk deneyimine sahip oyuncular diğerlerinden ayrı elbette. Veya geçen senenin finalisti Qinwen Zheng ile son Amerika Açık finalisti Jessica Pegula da iddialı olacaktır. Geçen sene vites yükselten Emma Navarro, Brisbane'da Sabalenka'yı da zorlayan genç yıldız Mirra Andreeva veya 2024'ün sonunda sanki hiç sakatlanmamış gibi geri dönen, WTA'in en mahir raketlerinden Karolina Muchova da ileri aşamalara erişebilir. Aslında saydığım bütün bu isimlerin ortak özelliği şu: Son 16'nın başladığı ikinci haftayı görememelerine de finale yükselmelerine de eşit derecede şaşırabilirsiniz.
Erkeklerde ise zaten birden fazla favori adayı var. Listeye aday adayı olarak girebilmek bile kıymetli. Çekya'nın genç yıldızlarını atlamamak lazım bir defa. Brisbane'ın şampiyonu Jiri Lehecka geçen sene sakatlanmasaydı şu anda başka bir seviyede olabilirdi. İlk 50'nin en genç oyuncusu 19 yaşındaki Jakub Mensik de basamakları adım adım çıkıyor. Erkek tenisinin servis makineleri Fransız Giovanni Mpetshi Perricard ile ABD'li Ben Shelton da kariyer yıllarını geçirdiler. Amerika Açık yarı finalisti Büyük Britanyalı Jack Draper ve 2024'te ilk kez ATP Finalleri'ne çıkan ev sahibi Alex De Minaur'un ivmelerini koruyup koruyamayacaklarını zaman gösterecek. Bir de tenisin aykırı çocuğu Nick Kyrgios var. Ama onun hakkında ne söylense boş. Zira bir puan oynanırken ne yapacağını kendisinin tahmin edebilmesi dahi muhtemelen imkânsız.