Ahlak Bekçisi merhaba,
Ben genel olarak kendine sınırlar koyan ve bunu çevremdeki insanlara istemeden de olsa belli eden biriyim. Hep birtakım kurallarım, olur ve olmaz diye kategorileştirdiğim şeyler oldu ve bunların arada bir de olsa yer değiştirmesine hiç izin vermedim.
Yarattığım bir çeşit koruma kalkanı olan bu alışkanlıktan bir yere kadar memnun ve mutluyum. Fakat bazen hayatımı daralttığını, duygularımı bastırdığını ve beni ben olmaktan uzaklaştırdığını hissediyorum. Bunlar kişisel problemlerim olmakla birlikte son zamanlarda bir de ahlaki bir ikilem yaşıyorum.
Ben uzunca bir süredir özel sektörde çalışan bir kadınım. İyi bir eğitimim, etkileyici bir özgeçmişim ve şu anda yaptığım işte kendimi her yerde kanıtlayabilecek kadar deneyimim var. Çalıştığım departman genellikle erkeklerin yoğunlukta olduğu bir alan. İşim konusunda ne kadar kendime güvensem de bu erkek yoğunluklu alanda bir yandan bir kadın olarak kendi yetkinliğimi kanıtlama gayreti güdüyorum. Diğer yandan da iş ortamındaki samimiliğin dozunu tutturmak, ekibin bir parçası olurken bir yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek, kendi değerlerimi gözetmek için uğraşıyorum.
Fakat iş arkadaşlarım bunu pek de kolaylaştırmıyor. Tabiri caizse, pek çoğunun hareketlerini “cıvık” buluyorum. Ama özellikle bir tanesi, beni size yazmaya itti. Bundan sonra kendisinden “A” olarak bahsedeceğim iş arkadaşımla aynı departmanda fakat farklı birimler altında çalışıyoruz. A, benden daha kıdemli biri ama ayrı birimlerde olduğumuz için aslında doğrudan benim üstüm değil. Fakat esnek bir iş modelimiz var, zaman zaman birimler arasında değişimler olabiliyor. Yani günün birinde benim yöneticim olmayacağının garantisi yok. Üstelik, birimlerimiz arasında bir işbirliği var, bu sebeple benden sıklıkla görev talebinde bulunduğu ya da işle ilgili sorular sorduğu olabiliyor. Ben de bunları cevaplarken kendi üstlerimle nasılsam aynı çizgiyi koruyarak davranmaya çalışıyorum.