Fayn Haftalık’tan merhaba.
Türkiye önüne geleni tutuklayarak, yeni yeni suçlar bularak yoluna devam ediyor.
Bu aralar nurtopu suçumuz “Uyuşturucu kullanımını kolaylaştırma.”
Gündemdeki diğer konular ise eli ayağı topa değen herkesin bir yerinden bulaştığı anlaşılan bahis soruşturması, depremde yakınlarını kaybeden ailelere çok görülen adalet, kuşları ve ağaçları yuta yuta ilerleyen inşaat sektörü ve yaklaşan yeni yıl.
Muğlak operasyon bölüm iki
Bu haftaki bültenimize manşetini veren o meşhur videoyu bilenler vardır. Onu bu kadar popüler kılan anlatının ucunun nereye çıkacağına ilişkin izleyicide oluşturmayı başardığı meraktı. Can Holding soruşturmasıyla başlayan süreç, medya binasına jandarma baskınıyla, gizli tanık ifadeleriyle ve tartışmalı suçlamalarla devam etmişti. Medya binasından çıkan jandarma şimdi de magazin dünyasına daldı. İtirafçılar, gizli tanıklar ve şafak operasyonları havalarda uçuşuyor. Ama soru hâlâ aynı: Ucu nereye çıkacak?

Medya rejimi ve gücün cinsiyeti
Sansasyonel olaylar hiçbir zaman yalnızca kendi başlarına yaşanmaz; genellikle daha geniş bir düzenin çatlağından sızarak görünür hale gelirler. Mehmet Akif Ersoy’un tutuklanması da böyle bir eşik anı yarattı. Adli bir soruşturmanın başlığı olarak dolaşıma girdi, ardından Türkiye’de medya sektörünün uzun süredir bastırılmış hatta normalleştirilmiş bir başka meselesini açığa çıkardı: Gücün cinsiyeti. Kadın gazetecilerin hangi koşullarda sessizliğe zorlandığı ve bu sessizliğin nasıl kurumsal bir norm, hatta bir çalışma rejimi haline getirildiği… Zehra Çelenk, Fayn için yazdı.

Futbol 11 kişiyle oynanan
sonunda Almanların kazandığı
Türklerin yasadışı bahis oynadığı bir oyundur
Ülke gündemi soruşturmadan geçilmiyor. Bunlardan biri de bahis soruşturması. Lefterli, Metin Oktaylı temiz futbolumuz kara paraların aklandığı kocaman bir havuza döndü. Her şehirde hatta her mahalle ve sokakta oynanan bahis, artık futbolcuların, kulüp başkanlarının hatta hakemlerin günlük rutini haline geldi. Fayn Adliye Muhabiri alışıldık suçlamalar, alışılmadık uygulamalar ve tutuklamalarla devam eden bahis soruşturmalarıyla ilgili bilmeniz gerekenleri aktarıyor.

En karanlık günlerin Yeşil’i
Türkiye’nin onun ismini ilk duyduğu günlerin üzerinden neredeyse 30 yıl geçti. Aralık 1996’da aniden ortadan kayboldu. Normalde unutmasıyla ünlü Türkiye’de onun kod adı da yaptıkları da unutulmadı. Mezarlar açıldı, DNA’lara bakıldı ama Yeşil bulunamadı. Bu yıl adı gazeteci Saygı Öztürk’ün “Telefonla arayan kişi ‘Ben Yeşil’ dedi” başlıklı yazısıyla geri döndü. Tekrar bir portresini çıkardık.




