CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın polis ablukasına alınması akabinde, seçme hakkını savunmak için parti binasında sivil direniş başlatan vatandaşlara yönelik polis müdahalesine ilişkin paylaşımlarım gerekçe gösterilerek 8 Eylül’de gözaltına alındım. 

İfademin alınmasının ardından benimle birlikte gözaltına alınan kişilerle, Vatan Emniyet olarak bilinen, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldük ve nezarethaneye kapatıldık. 

Nezarete girdiğim anda, beni aylardır temizlik yapılmadığı izlenimi verecek derecede idrarla karışık pis bir koku karşıladı. 

O anda İmamoğlu'nun “burayı bize verin çiçek gibi yapalım, bu ne pislik!” sözlerini hatırladım ve içten içe gülümsedim. 

Hepimiz ayrı ayrı koğuşlara kapatıldık ve birbirimizle sohbet ederek vakit geçirmeye çalıştık. 

Ertesi gün serbest bırakılacağımıza inanan arkadaşların aksine ben tutuklanacağımdan neredeyse emindim. 

19 Mart’tan beri yüzlerce arkadaşımız gözaltına alınıp tutuklanırken sıranın bir gün bana geleceğini biliyordum. 

Ailem ve arkadaşlarım da bu kaygıyı taşıyor, sürekli olarak uyarıda bulunuyorlardı.