Gelen gideni aratır mı bilinmez, ancak geride bıraktığımız yıl, dünyaya savaşlar damgasını vurdu. Cepheler Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya doğru genişledi. Uluslararası dengelerde bir kez daha “gücü yetenin” sözü ağır bastı.
Fakat 2025 sadece soykırım savaşları, saldırgan siyaset ve keskinleşen aşırı-sağ söylemle anılmayacak. Direniş de aynı karanlık içerisinde kendine yer buldu. Asya’dan Afrika’ya... Gezegenin pek çok noktası sokaklara ve hatta denizlere taşan eylemlere sahne oldu.
Kırmızı çizgiler ve kırılan umutlar
Ekim 2023’te başlayan İsrail’in soykırım savaşı bu yıl da dünya gündeminin merkezindeydi. Filistin’de hayatını kaybedenlerin sayısı 80 bine yaklaştı. Bu yıl Gazze’de iki kez ateşkes ilan edildi. İkisi de pek etkili olmadı.
Ocak ayında duyurulan ateşkeste esir takası gerçekleşti. İsrail’in Mart ayındaki sürpriz saldırısıyla birlikte savaş tüm şiddetiyle geri döndü. Ekim ayında ABD Başkanı Donald Trump, hazırladıkları öneri kapsamında yeni bir ateşkesin sağlandığını “coşkuyla” duyurdu.
Daha geniş ölçekli olduğu söylenen bu planın ardından yine esir takası gerçekleşti. Ayrıca İsrail, Gazze’de işgal ettiği bölgelerin bir kısmından geri çekildi. Buna rağmen Tel Aviv, 400'e yakın Filistinlinin ölümüne sebep olan saldırılarla ateşkesi yüzlerce kez ihlal etti.
Gelecek yıl Trump’ın planında Gazze’nin idaresinin tartışılacağı ikinci aşamaya geçilecek. İsrail ve ABD, Hamas’ın silahsızlandırılmasını şart koşsa da Filistinli örgüt bu öneriye şimdilik pek sıcak bakmıyor.
Sıradan cesaretin yelkenleri
İsrail, aradan geçen iki yılın ardından akla gelebilecek her türlü savaş suçunu işledi. Birleşmiş Milletler’den Uluslararası Ceza Mahkemesine kadar bazı uluslararası kurumların kararlarına rağmen katliam devam etti. Bu sürede devletlerin kayıtsızlığına karşı tepkilerde kesin bir artış göze çarptı. İngiltere, Fransa ve Kanada gibi ülkeler eylül ayında yarım ağızla Filistin’i devlet olarak tanıma kararı aldı ya da almak zorunda kaldı…
